Zaman ne
kadar da değişken bir kavram. Bazen, ağır çekim bir filmde sıkışıp kalmışsın
gibidir her şey. Öylesine ağır, öylesine sıkıcı geçer. Aynı şu an çalıştığın yerde geçirdiğin 1,5 sene gibi. Sanki
onyıllardır orada çalışıyormuşsun gibi. Bazen de aklın almaz zamanın hızını.
Yaşım kaç? 32. Yazıyla otuz iki. Ne zaman
geçti 32 sene. 32 yaş ne demek. Bana göre hala koccaman adamların, koca koca
kadınların yaşı 32. Kendimle bir bağ oluşturamadığım bir rakam. Demek ki böyle
oluyormuş. Ruh büyümüyormuş zaman geçse de.
4 yıl oldu
evleneli. Antalya'da balayındaydık sanki geçen ay, Michael Jackson'un ölüm
haberini izliyorduk televizyondan. Sonra 10 yıl gibi geçen bir askerlik dönemi
girdi araya. O zaman anladık aslında birbirimizin yokluğunun tam anlamını.
4 yıl... Bazı şeyler için çok kısa, bazı
şeyler içinse çekilmeyecek kadar uzun bir zaman. İşte zamanın kaypaklığı. Bir
evlilik için çok kısa bir zaman belki. Bir askerlik için çok uzun. Bir ömür
için çok kısa, sevmediğimiz bir şeyi yapmak için çok uzun. Zamanın nasıl geçeceğini
bile duygularımızla belirleyebilirsek, insanın elinde çok büyük bir güç vardır
demektir. Ataol Behramoğlu ne güzel demiş:
“Ömür
dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.
Ve hayat, sunulmuş bir
armağandır insana.”
(Adı geçince söylemek istedim. Ne güzel bir isim değil mi
Ataol. Hiç kimsede duymadığım, çok güzel bir isim.) Sadece bir hayatımız var,
son derece özenle geçirilmesi gereken bir ömür. Kullanma süresinin ne zaman
dolacağını bilmediğin bir yaşam. Her saniyesi değerli bir armağan. Bitti mi
bitiyor işte, yok oluyorsun. Bir saniye sonra da bitebilir, bir ay sonra da,
kırk yıl sonra da. Nasıl geçireceğimiz, ömrümüzü nelerle nasıl dolduracağımız
bize bağlı. Okunacak bunca kitap varken, hepsini okuyamayacak olmak ne kadar
acı geliyor bana. Keşfedilmemiş ne yazarlar, ne satırlar vardır, kimbilir.
Hayatı güzelleştirmek de elimizde, zehir etmek de, hem birbirimize hem
kendimize. İnsanlar ne kadar da umursamaz yaşıyor pek çok şeyi. Ne kadar
acımasız davranıyor, içinde kendi olmadığı her şeye. Başkalarının hayatlarını
yargılamak ne kadar da basit. Bıraksak da herkes mutlu olduğu şekilde yaşasa,
mutlu olduğu şeyleri yapsa, kimse kimseyi ayıplamasa, kınamasa. Kurtulsak şu
aptal tabulardan, kurallardan, hayatı zorlaştıran, birbirimize hayatı zindan
ettiğimiz adetlerden.
İşte böyle bir evlilik yaşamak istiyorum seninle de sevgili
eşim. Kimsenin kurallarına göre belirlenmemiş, sadece bizim istediğimiz
şekilde. Ayıplarlar, kınarlar diye yapmak zorunda hissetmeden, kendimizi
sıkmadan, doya doya.
Evlilik, bambaşka fikirleri olan insanların, bambaşka
ortamlarda yetiştirdiği, farklı zevkleri, farklı düşünceleri ve hayatları olan
iki farklı insanın, ortak bir hayat oluşturma çabası. Sen benim hayat ortağımsın, yaşam armağınımı
beraber geçirmeyi seçtiğim eşimsin. Nice 4 yıllara canım eşim. Seni çok
seviyorum...
*Sonradan eklenen not : Bu mektubu dün yazmıştım. Hediye mi de almıştım. Sürprizlerimi de hazırlamıştım. Ama bugün kötü bir haberle hepsi iptal oldu. Kayınvalidem ameliyat oluyor. Eşim oraya gitti. Sağlık olsun. Sağlıklı ömrümüz olsun, daha çok yıldönümlerimiz olsun. Kutlarız, ne yapalım. Üzülmedim diyemem ama yapacak bir şey yok. Ufak bir ameliyat olsa da sağlık her şeyden önemli.
**İkinci not : Eşim buraya yazdığımı biliyor ama okuduğunu sanmıyorum. Bu notu da ne zaman okursa o zaman hediyem olsun.
Biri için yazıyor olmak bile büyük lüks insan hayatında. Sevgiden bahsetmişsin, al sana kocaman sevgi Allah aşkına. =)) Bence sadece bu cümleler ve çantanda taşıdığın mamalarla bile sevginin kitabını yazanlardansın! :hıh!
YanıtlaSilBu arada benim eşim de blogumu bilir ve okuduğunu düşünmüyorum. Ayrıca ailesi nedeniyle çok özel günümüz parçalanmıştır. Bak bir de ortak sıkıntı buldum seninle, ohooo çok sevdim gitti seni! Ama bak o pis insanları ben de sevmiyorum, pissler ki onlar! Sana ve kedine kuzulu ciğerli mamalar gibi güzellik yolluyorum ! Ohh miss =)
(Küçücük not, yorumlarda doğrulama kodunu kaldır bence, bizbizeyiz şurada )
Ben de sana sevgiler yolluyorum orta karar :) Yorumlarda doğrulama kodu olduğundan bile habersizim biliyor musun. Pek de uzman değilim aslında bu konuda. Nasıl yapılıyor? Biraz tarifle becerebilirim sanırım ;)
SilKaldırdım :) Teşekkürler uyarın için;)
SilNe güzel yazmışsın sevgi dolu insan...
YanıtlaSilBulduğum her fırsatta tüm yazılarını okuyorum teker teker :))
Çok teşekkürler Burcu.
Sil