Sanki yıllar süren bir uykudan kalkmış gibiyim. O kadar tuhaf hissediyorum ki sınavdan çıktığımdan beri kendimi. İki yıldır bu sınav için sakladığım tüm yıllık iznimi kullanmak üzere Mayıs ayının 19'unda iş yerimden ayrıldım. Sınav tarihi olan 28 Haziran'a kadar kitap odamdaki masanın başından uyumak ve yemek yemek dışında hiç kalkmadım. Abartmıyorum bak, gerçekten böyle çalıştım, 1,5 ay gibi bir zamanım saksıdaki bir bitki gibi geçti. Son zamanlarda o kadar bunaldım ki, durduk yere ağlıyordum, kitap okurken ve soru çözerken midem bulanıyordu. Gerçekten çok bunaltıcı bir dönemi atlattım. Kendi kendimi sürekli telkin etsem de, geçici bir süre, sık dişini desem de psikolojim kaldırmıyordu artık.
Sınav sürecinde en büyük desteğim kesinlikle yine eşimdi. Canım kocam benim, her şeye koşturdu, elinden gelenin fazlasını yaptı. Moral konusunda da beni motive eden, bunaldığımda da güç veren oydu. Ve bir de Üzüm var tabi :) Ben çalışırken sürekli masada kağıtlarımın üzerine oturuyordu, sonunda minderini masanın köşesine yerleştirdim. O da 1,5 ay boyunca benimle masadaydı. Dersten ara verip soluklanmak istediğimde onu izledim, rüya görürken verdiği tepkileri izledim, nefes alıp verişini izleyerek sakinleştim, göbişini mıncırdım, gıdısını kokladım rahatladım. İyi ki varlar.
İşte demir attığım mekan.
Bu süreçte yüzlerce sayfa kanun maddesini onlarca kez okudum. Binlerce soru çözdüm. Mideme kramplar girdiği zamanlarda, sınava giren rakiplerimin adlarını sıraladığım listeye baktım uzun uzun, onların nasıl çalıştığını düşündüm, kendi kendimi gaza getirdim. Küçük Joe'nun tavsiyesine uydum sık sık, her gün sınav sonuçlarının açıklandığı günü hayal ettim, 100 aldığımı düşündüm. Hatta abarttım biraz, bir tek ben 100 almalıyım, birinci olmalıyım, diğerlerine fark atmalıyım şeklinde çeşitlendirdim hayalimi.
Sınav için gittiğimizde Ankara'da kalınabilecek en kötü yerlerden birinde kaldık belki de. Nedenini ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Kısaca arkadaş kurbanı olduk diyelim. Yağmurlu Anıtkabir ziyaretimiz sınavdan 1 gün önceydi, stres tavan yapmıştı, hava kasvetliydi ve Anıtkabirin duygusal yoğunluğunda bol bol ağladım, içimi döktüm. Uykusuz gecenin sabahında da sınava girdim. Çok heyecanlandım, sınav kitapçığını kontrol etmemiz söylendiğinde ellerim titreye titreye sayfaları çevirdim. Sorular kolaydı ama konumuz dışında birkaç soru vardı.
Soru ve cevaplar iki gün önce açıklandı, 95 doğrum var. Sınav sorularına olan itiraz sürecinin tamamlanmasından sonra kesin sonuçlar 22 Temmuz'da açıklanacak, benim de yanlış yaptığım 2 sorunun kesin iptal olacağına dair inancım var, onları da ilave edersek 97 netle bu işi kapatırım. Şimdi önemli olan diğerlerinin ne yaptığı. Millet çok acayip, söylemiyorlar anacım kaç doğruları olduğunu, hayır yani saklasan ne olacak onu anlamadım, eninde sonunda belli olacak. Ama şu ana kadar aldığım duyumlar en iyi puanın benim olacağı yönünde.
Ben istediğimi başardım, yapmam gerekeni yaptım, elimden gelenin fazlasını yaptım. Yani işin bana düşen kısmını başarıyla sonuçlandırdığıma inanıyorum. Şimdi iş mülakatta. Mülakatın ülkemizde ne amaçla ve ne şekilde yapıldığını bilmeyen yok sanırım. Emeklerim harcanırsa, hakkım olan şey elimden alınıp başkasına verilirse kahrolacağım orası kesin ama en azından şunu söyleyebiliyorum artık; ben bana düşeni yaptım. Ben bu işi hak ettim. Gerisi onların adaletine, vicdanına kalmış.
Sanki buraya da yıllardır yazmıyor gibi zorlanıyorum şu an. Aslında daha anlatmak istediğim çok şey var, onlar da başka zamana kalsın. Görüşeceğiz artık, döndüm ben :)