Yazamadım ne zamandır. İzin bitti, döndüm geldim, oturdum masama. Çalışma arkadaşım da yoktu pazartesi salı, iki günde işler birikmiş, karışmış. Sabahtan nefes almadan onları toparladım, bugünkü işler bekliyor şimdi. Onlara girişeceğim az sonra.
Yazma potansiyelim düştü son zamanlarda. Daha sık aralar veriyorum farkındayım. Aslında kafamda dönüp dolaşan kelimelerin haddi hesabı yok ama oturup da toparlayacak gücü ve isteği bulamıyorum kendimde. Hayır, keyfim de yerinde, moral bozukluğundan değil. Bir isteksizlik havası var yazmaya karşı.
Şu 2 paragrafı 2,5 saatte yazdım. İnsan izindeyken işten o kadar çabuk kopuyor ki, sanki yıllardır izinliymişim gibi. Böyle yoğun bir giriş yapınca da sudan çıkmış balığa dönüyor.
İkeaya gittim tek başıma geçen hafta. Yatak başına okuma lambası alacaktım ya, aldım geldim ama yatak başına olmadı :( Ben de salondaki kitaplığa taktım, gayet güzel oldu. Başka neler yaptım? Üzüm kızla evde pinekledik çoğu zaman. Ders çalıştım, evi toparladım, uyukladım, arada bi gezdim tozdum. Saçımı kestirdim, kalıcı oje yaptırdım :) Ablam zorlamasaydı yaptırmayacaktım, değişiklik oldu, fena olmadı. 15 gün french french takılcaz tırnaklarımla. Kuaförlerde acayip sıkılıyorum, normal bir kadın olmadığımı biliyorum. Fenalıklar geliyor bana, o yüzden hiç sevmem kuaföre gitmeyi. Ablamın güzellik salonu var ve ben bir defa gidip manikür, pedikür, sir falan yaptırmadım, düşünün yani. Saç baş yaptırırken zaten sıkılıyorum da, bir de kıl mevzularına kuaföre gitmeye çekiniyorum yaa. Hele özel bölge mevzusuna hayretler ediyorum. Bana tuhaf geliyor yani, ben yaptıramam :) Eşim de bu konuya deli dehşet şaşırıyor. "Nasıl yaa, şimdi, kadın gidip, bacaklarını ayırıyor, alla alla, hayret bişi" nidalarıyla erkekler de bu şekilde yapsa olacakları sıralıyor, eğleniyoruz :)
Günün çorbası'nda okuduğum tavsiye üzerine "Beni Asla Bırakma"yı izledim. Beğendim filmi, ama şu Keira Knightley var ya, çemçük ağız Keira, acayip gıcığım o kadına ya. Anna Karenina'da izlediğimden beri çok sinir oluyorum. İtici şey. Ayrıca filmde Tommy'e de acayip kıl oldum. Bir insan bu kadar mı uyuz olur yaa. Kukla gibi, kim nereye çekerse gidiyor. Filmin konusu bana çok gerçekten uzak gelmedi aslında. İnsan denilen tür, filmdeki olayı gerçek yapabilecek kadar zalim bana göre. Gelecek günlerde olmayacak, yapılamayacak bir şey değil bence izlediklerim. Distopyaları severim, hem okumayı, hem izlemeyi. Kitabını okuduğum bir filmi izlerim ama filmini izlediğim kitabı okumam gibi geliyor. Eminim kitap çok daha iyidir ama ilk olarak filmi izlediğim için çok beğendim ben. Ben de tavsiye ederim.
Şimdilik bu kadar olsun. Görüşürük yine.