Cuma gecesi tutulmayı izlemek için Karaburun tarafına gittik eşimle. Şimdiye kadar gökyüzünde gördüğüm en muhteşem görüntüydü diyebilirim. Çizgi filmlerdeki abartılı çizimler olur ya, onlar gibiydi. Gerçek değilmiş gibi... Büyüleyici. Bu benim için böyleydi tabi. Eşimin o kadar da etkilendiği falan yoktu. Gökyüzünde olup bitenler neden bana bu kadar büyüleyici geliyor da onun için gayet sıradan? Ben mi abartıyorum acaba diye sorguluyorum o bu kadar normal karşılayınca. Ay'ı ha parlak görmüşsün ha tutulmuş halini, ne fark ediyor ki dedi. Benim içinse nasıl bişi biliyor musun. Evrenin akıl almaz büyüklüğünü hayal etmek, üzerinde yaşadığın gezegenin gölgesinin Ay'ın üzerine düşüşünü dakika dakika takip etmek, tam tutulma sırasında atmosferimizden süzülen güneş ışınlarının Ay'ı kızıl renge boyaması, gökyüzüne asılı kalmış devasa bir portakalmış gibi gerçeküstü bir görüntü oluşturması, o sırada Ay'dan baksak Dünya'nın nasıl görüneceğini hayal etmek... Bunlar çok etkileyici geliyor bana. Herkesin etkilendiği şeyler farklı olabilir tabi. Ben etkilenme çıtamı epey yükseltmişim anlaşılan.
Üzüm'le evde tembellik yapmaya devam ediyoruz. Kitap okuyorum, film izliyorum, İngilizce çalışıyorum, yemek yapıyorum falan. Öyle geçiyor gidiyor izin günlerim.
Dün Charlize Theron'un başrolde oynadığı "Tully" filmini izledim. "Komedi, dram" yazıyordu film türünde. Ama filmin hiçbir saniyesinde komedi görmedim ben. Harbiden film boyunca güldüm mü ben, yoo. Neresinde komedi gördüler acaba bu filmin. Anne olmanın zorlukları üzerine bir film Tully. 3. çocuğuna hamile Marlo isimli bir kadın. Filmin bazı sahnelerinde Marlo ile birlikte nefessiz kaldığımı hissettim. Ben filmi beğendim. Anne olanlar filmi izleyince ne düşünürler bilmiyorum ama benim sık sık düşündüğüm ne kadar doğru bir karar verdiğimdi. Filmi izleyen anneler varsa fikirlerini öğrenmek hoşuma giderdi.

İki filmi de öneriyorum kısacası. Haydin gittim ben.