25 Temmuz 2018 Çarşamba

Köpek Adası (Isle of Dog)


İzinde ilk günüm. Evdeyim. Başım ağrıyor sabahtan beri. Off. Temizlik yapayım dedim bi ara ama 5 dakika sonra vazgeçtim. Bugün yayılacağım bütün gün. 


Dün akşam bir animasyon izledim. Köpek Adası (Isle of Dog). İzlediğim tüm filmlerdeki distopik öğeler neden yaşadığımız süreçlere, başımızdaki kişilere bu kadar benziyor? Sanki tüm dünyanın distopik ürünleri okunmuş ve uygulanmaya konmuş gibi geliyor artık. Neyse animasyona dönersem, köpek gribi hastalığının yayılmasıyla, yönetimde bulunan diktatörün kararname çıkararak tüm köpekleri ıssız bir adaya bırakması, köpeklerin orada yaşadıkları, azınlıktaki hayvan hakları savunucularının bu trajediye engel olma savaşları vs olarak özetleyebilirim. Stop motion tekniğiyle çekilen filmin yönetmeni Wes Anderson. Ben çok beğendim, izleyin derim. 

Bu hikayenin sadece bir hikaye olmasını dilerdim. Yakın tarihimizde böyle bir olayın yaşandığını biliyor musunuz? 1910 yılında İstanbul'dan toplanan ve gemilere yüklenen tam 80 bin köpek Hayırsız Ada adı verilen adada ölüme terk edildi. Köpekler üzerinde hiçbir şey olmayan bu küçücük kara parçasında açlıktan birbirini parçalayarak, inleyerek, bağırarak, acı çekerek can vermişler. 



İnsan dışında hiçbir tür böyle bir ahlaksızlığı yapamaz. Yaratılmışların en şereflisiyiz diye kandırsın bazıları kendini. Var olmuşların en ahlaksızı, en vicdansızı, en kötüsü, en zararlısıyız. Biz tür olarak evrimin kusurlu zinciriyiz bence. Evrim ne der, uyum sağlayan kazanır. Bizler uyumsuzuz, doğayla en uyumsuz türüz. Doğaya karşı kazandığımızı düşünüyoruz ancak kendimizle beraber diğer türlerin de sonunu hazırlıyoruz farkında olmadan. 

1 yorum :

  1. Ay çoktandır listemde, ilk çocuksuz kocasız anımda inşallah!

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...