10 Mart 2014 Pazartesi

Kedi patisi kıvamında bir haftasonu... İki Film Birden: "God on Trial" - "3096 Tage"


Hafta sonları neden bu kadar hızlı geçer? Zaman kavramı kesinlikle bulunduğunuz ortama, zamana, hatta çevrenizdeki kişilere göre değişiyor. Size sıkıntı veren ortamda ve sıkıntı veren kişilerle birlikteyseniz hiç geçmez. Sevdiğiniz insanlarla, yanlarında kendiniz olabildiğiniz kişilerle beraber olduğunuzda, tatil günleriyse nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. 

Haftasonu evdeydim, evcilim, evde oturmayı, evimle ilgili bir şeyler yapmayı, yayılıp tembellik yapmayı, değişik tatlı tarifleri denemeyi seviyorum.  Az biraz temizlik, çokça tembellik, internet, tv, bol uyku. Çocuksuz olmanın dayanılmaz hafifliğinde geçirilmiş bir haftasonu. 


İki film izledim. Biri "God on Trial" diğeri ise "3096 tage". God on Trial, yahudi soykırımı sırasında Auschwitz toplama kampındaki yahudilerin, bulundukları durum için tanrıyı sorumlu tutmaları ve aralarında oluşturdukları bir mahkemede tanrıyı yargılamalarını anlatıyor. Dikkat çekici diyaloglar vardı. 3096 gün ise, yaşanmış bir hikayeden filmleştirilmiş. Kaçırılan bir çocuk, evinin altına özel bir oda yaptırmış bir ruh hastası tarafından 8 yıl  tutuluyor. 10 yaşında kaçırdığı kız, bir genç kız olduğunda cesaret edip kaçabiliyor elinden. Ruhum daraldı izlerken, gerçek bir olaymış. Bu etkisini daha da artırıyor tabi filmin.  Filmi izlerken öyle kasmışım ki kendimi, kızın kaçma girişimlerinde nefes alamadığımı farkettim. Kızın eline birçok fırsat geçiyor aslında kaçabilmek için, ama kız kaçamıyor. Sanırım öğrenilmiş çaresizlik diye buna deniyor. 

İnternetimiz kotalıydı bu ayın başına kadar, artık sınırsıza geçtik. Kotalıydı ama her zaman kotayı aştığımız için hiçbir faydasını göremedik, üstelik sınırsız internete ödeyeceğimizden çok daha fazla ödedik. Neyse işte, sınırsıza geçmenin rahatlığıyla kotanın anasını ağlatıyoruz. Ne izleyeceğimi şaşırmış durumda, siteler arasında aç gözlü bir şekilde dolaşıyorum.

Bizim kız haftasonları evde olduğumuzdan keyifli oluyor. Agresif değil, yumuş yumuş oluyor. Uyuyor boyuna zaten. Bayılıyorum patilerini avucuma alıp sıkmaya. Ne kadar yumuşak, sıcak. Tabi onun sabretme sınırına kadar :) Bizimki öyle bildiğiniz kucak kedilerinden değil, canı istediği zaman, canının istediği kadar sevebilirsin. Durman gereken zamanı ya bileceksin, ya da yiyeceksin tırmığı :) Yumuş yumuş patilerle bitireyim yine yazımı :)


2 yorum :

  1. Böyle patilerle zaman çok çabuk geçiyor,her sabah yüzüme pıt pıt vuruyor bu patiler...ilk filme gidebilirim,tanıtıcı yazın çok bilgilendirici olmuş...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşe teşekkür ederim. Film 2008 yapımı bir film, internetten izledim canım. Bol patili günler sana :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...