14 Ocak 2014 Salı

Anne olmak ya da olmamak


Çoğalmak, üremek, çocuk doğurmak, dünyaya yeni bir insan getirmek...Her insan doğar, büyür, okula gider, işe girer, çalışır, evlenir, çocuk doğurur ve ölür mü? Yaşanacak süreç bu mudur? Ve zorunlu mudur? Eğer biriyle gezer tozarsanız, hemen evlenmek zorunda mısınız? Biriyle evlenirseniz hemen çocuk doğurmak zorunda mısınız? Ne kadar çok ve boktan sosyal zorunluluklarımız var hayatımızı sıkıntıya sokan. Bir bırakmazlar rahat edelim, mutlu olalım. 

Üremenin, insan nesli için bir zorunluluk olduğu fikri kadar delice bir fikir olamaz bana göre. Hele ki dünyadaki insan nüfusuna bakarsak, dünyanın selameti için azaltılması bile gereken bir canlı türüyüz biz insanlar. Hele bir de kendi türümüzün dünyaya yaptıklarına bakmadan, bazı canlıların nüfusu fazlalaştı diye müdahale etme gereği duyarız ya. Doğaya ve diğer canlılara zarar veren, yaşam döngüsünü yıpratan ve değiştiren, milyonlarca yıllık birikimi tüketen bir tür varsa o da insan.

Çoğalmaktan geldik değil mi buralara. Anne olmak fikrinden aslında daha da özünde. 33 yaşımı birkaç ay sonra dolduracağım. Bugüne dek içimde "ayy benim de bebeğim olsa, anne olsam" diye bir his olmadı. Hani derler ya, biyolojik saat çalışmaya başladı mı  istersin diye. Her zaman söylerim, benim saat bozulmuş. Başkalarının bebeğine imrenerek baktığımı hatırlamıyorum. Hatta küçücük bebeğin ya da çocuğun, anne babasına kimbilir neler çektirdiğini düşünerek, korkuyorum ondan. Eksik olan bebek sevgisi, hayvan sevgisiyle dolup taşmış bende. 

Gelelim bu durumun beni düşürdüğü çıkmaza. 4,5 senedir evliyim. Eşim en başından beri çocuk istese de hiçbir zaman baskı yapmadı. "Hazır olduğunda"  dedi her zaman. Ama ben hazır olamayacağım sanırım bir türlü. Ben de bekledim, sanki gökten düşecek bir hismiş gibi. Bir gün kalkacam ve ta taaam "bebek istiyorum, hemen doğurmalıyım" diyeceğim. Olmuyor işte öyle. Zaman geçtikçe etrafımdaki çemberin daha da daraldığını hissediyorum. Doğumgünlerimde hele. Dokunsan ağlayacak gibi oluyorum sırf bu yüzden. Hatta ağlıyorum da. Önceden nasılsa daha gencim, küçüğüm falan diyordum. Ama artık 33 yaşındayım. Doğurdun, doğurdun yaşları gelmeye başladı yani.

Bir yandan da eşime haksızlık ettiğim düşüncesi içimi kemiriyor. Ben istemiyorum, zorla anne olunmaz ama eşim de istiyor, onun baba olmak hakkını elinden alabilir miyim? İki taraf için de çok zor bir durum.

Çocuk işi sadece doğurmakla bitmiyor ki. Hatta doğurmak, doğum sonrasıyla kıyaslandığında en kolay kısmı diye düşünüyorum. Çünkü bir çocuk doğduktan sonra senin hayatın diye bir şey kalmıyor. Artık sen, o bebeğe bakmak üzere kurulmuş bir makinesin. Kendine ayıracağın zamanın, sadece canının istediği şeyi yapabileceğin özgürlüğün olmayacak. Dilediğin gibi uyuyamayacak, kendine göre planlar yapamayacaksın. Doğdu, doğum masrafı, hastane hastane koştur, uykusuz her gece, hadi yaşına bassın, hadi yürüsün, hadi konuşsun,bakıcı masrafı, iyi bir bakıcı bulma derdi, anneanne -babaanne faktörü, çocuğu istediğin gibi yetiştirebilme sorunsalı, hadi okula gitsin, hangi okul, hangi öğretmen, okul masrafı, ergenlik bunalımları, arkadaş krizleri, flört durumları, aşk acıları, üniversite stresi, iş bulma derdi, evlenme sıkıntısı, evlendikten sonra gelin-damat krizi. Sonrasında zaten tırtın çıkmış oluyor. Ondan sonra kendine ayıracağın vaktin kalmışsa ömründen, iyi değerlendir.

Bir de şimdiki hayatımı düşünüyorum. Ohhh, işe gidiyorum, evime geliyorum, bir şeyler atıştırıyoruz. Sonrası keyfine kalmış. İster kitap oku, ister oyun oyna, ister uzan televizyon izle, istersen pinekle. Paramı kendime harcıyorum, istediğim kadar uyuyorum. Neden insan kendi rahatını kaçırmak için bu kadar hevesli olur ki? İşte benim içimde olmayan, ya da olup da bozulan saatin çalışmamasından kaynaklanıyor sanırım bu duygu eksikliği. Hissetmiyorum yani, anne olmak bana korkunç geliyor. Kelimenin tam anlamıyla KORKUYORUM. Bencillik mi diyorsunuz içten içe. Peki çocuk isteyenlerin çocuk isteme sebebi bencilce değil mi? Nedir çocuk isteme sebebi bir insanın? Bana baksın yaşlılığımda, yalnız kalmayayım, hayatımıza renk katsın, bana anne-baba desin, herkesin çocuğu var vs.vs. Bunlar bencilce değil mi? Evet ben hayatımın bozulmasından, rahatımın kaçmasından, kendime ait hayatın bir bebeğe endekslenmesinden korkuyorum. Yalnızlığı da seviyorum, çocuğum olsa bile, yaşlandığımda ona yük olmayı aslaaa ve asla istemem. 

Böyle konuşunca eşim der ki, "bir gün bunları söylerken seni videoya alacağım ve ilerde çocuğumuz olunca izleteceğim." Utanacağım düşünceler değil ki bunlar. Çocuk istemek ne kadar normalse, çocuk istememek de en az o kadar normal. Hatta bana göre daha da normal.

Yani, böyle işte. Hayatımın en zor çıkmazlarından birinde olduğumu hissediyorum ve bu düşünce içimi daraltıyor, kalbimi, ruhumu mengeneyle sıkıştırıyorlarmış gibi oluyorum. Ne yapacağım bilmiyorum.

11 yorum :

  1. Merhaba Kitapsız Kedi :)
    Bu çocuk meselesinde size %100 katılıyorum...Ben bundan birkaç ay önce, sanırım biyolojik saat faktörü ve tüm arkadaşlarımın etrafımda doğurması sebebiyle ben de doğurcam ben de diye tutturmuştum, ama bizim için daha erkendi. Biz de yavru kedi aldık :) Şimdi aynen şu moddayım: "Çocuk muuuuu, hayıııır".
    Ben böyle çok rahatım, ve hem doğum sürecinden hem de sonrasında hayatın tamamen çocuk odaklı olmasından çok korkuyorum :(
    Ama bir gün mecbur kalacağım galiba, çünkü eşim baba olmak istiyor ve bundan vazgeçeceğini hiç sanmıyorum :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Burcu, yorumların için teşekkür ederim. Bu mevzu gerçekten derin bir konu. Herkes hayatının bir döneminde sanırım aynı korkuları yaşıyor. Ya da biz normal değiliz. Ya da çok istekliler normal değil. Ya da bunun standart bir normal değeri yok. Off bilmiyorum, dediğim gibi kafam karışık :)

      Sil
  2. Sevgili Kitapsız Kedi; bak sonunda çocuğu uyuttum, yapacak işleri bitirdim, aradan günler geçti ama sana söz verdiğim yorumu yazıyorum. Bu cümle bile aslında durumu ve yazacaklarımı özetler nitelikte ama çenem düşük ya, devam edeceğim.
    Aslında birkaç ay önce ben de yazdım aynı konuda ve sen de yorum bıraktın, hatırlar mısın bilmem :D
    Şimdi.. Eğri oturalım doğru konuşalım. 7 aylık dünya düzeli bir kız çocuğu annesiyim ama hayatımın miladı, hayatta en çok sevdiğim şey, onsuz hayat boşmuş, ben anne olunca tamamlandım falan demiyorum çünkü bunlar safsata. 7 aydır hayatım daha önce olmadığı bir şekilde ilerliyor, zorluğu çok, hatta ilk 3 ay ciddi ciddi "ben neden bu hatayı yaptım" dedim, bazen gitsin, biri alsın istedim, şimdi yokolsa valla üzülmem dediğim bile oldu. Ve biliyorum ki bunları düşünen tek anne değilim, ama bunları açıkça diyebilmek her annenin harcı değil, toplumsal ya da vicdansal olarak. Şimdi, 7 aydır yaşadıklarımı toplarsam; "hayat çocukla güzel" diyemem ama "hayat çocukla DA güzel" derim çünkü hayat senin yarattığın, senin seçtiklerin, senin isteyip yaptıkların ya da bazen başına gelenlere karşı duruşun demek. Ve mutluluk ve huzur aslında olaylara değil, sana bağlı, klişe gibi duruyor ama öyle.
    Kızımı çok seviyorum, şimdi hayatımın anlamı değil ama çok güzel bir rengi oldu. Hayat onunla önceye kıyasla farklı, çok farklı hem de. Eski zamanları da çok özlüyorum bazen, böyle kendimle başbaşa kalma lüksünü, sevgilimle gece koltukta yayılıp el ele tutuşarak, biri içerden viyk viyk ağlamadan 2-3 saatten uzun oturabilmeyi, ne bileyim son dakika spontanlığını, plansızlığı falan.. Ama hayatıma yeni eklenen renkler de var, mesela 4-5 aylıkken birden beni öptü kızım, çok şaşırdım, hiç o kadar küçük bebek öper miymiş bilmezdim, bir hoşuma gitti.. Bazen öyle suratıma bakıp gülümsüyor, sadece beni gördüğü için sevinen biri var yani bu benim canım köpeğimin ben eve geldiğimde gösterdiği o saf sevinci gibi, çok hoşuma gidiyor. Senden çıkmış ama seninle alakası olmayan, kendi karakterini ilk günden gösteren bir canlıya dünyayı tanıtmak, bu çok güzel.
    Ama çocuk illa ki olmalı mı, HAYIR. Çocuk olmadan da iki insan aile olabilir ya da bir insan tek başına dolu dolu, sevgi dolu bir yaşam sürebilir. Çocuk mutlu olmak için bir araç, amaç değil. Ve binlerce araç var mutlu olabilmek için. Herkesin aracı farklı.

    YanıtlaSil
  3. Sosyal baskı denen şey, biyolojik saat denen şey, hepsi saçma inan ki. Sen (ve eşin) istersen yaparsın, sen istediğinde yaparsın. Bu kadar basit. Ben bu sosyal baskıyı yaşamadım, biyolojik saati azıcık yaşadım ama çocuk olduktan sonra şimdi diyorum ya ne salakmışım. Artık tıp çok farklı bir noktada, insan ömrü en az 10 sene uzadı, imkanlar ve yaşam seçenekleri farklı. Yurtdışında 30'dan önce çocuk yapana artık salak gözüyle bakılıyor çünkü daha hayatı yaşayamadan, daha kendini anlamadan, üremeye kalktı diyorlar. 30-35-40 bunlar sadece rakam artık, biyolojik açıdan çocuk yapmanın yaşı yükseldi, kontroller var, artık anomaliler daha kolay saptanıyor. Toplum da bu değişime yavaş yavaş ayak uyduruyor. Kadınlar özgürleştikçe, kararlarını kendileri vermeye başladıkça, güvenle kendi ayakları üzerinde durdukça, toplumu da değiştiriyoruz.
    Sana şunu yap bunu yap demek asla haddime düşmez, hepimizin yolu ayrı. Ama 7 ayda 1 tek şeyi öğrendim ve herkese söyleyeceğim 1 tek şey var: Emin olmadan, evet ben çocuk istiyorum demeden sakın yapma. Çünkü valla zor işmiş :D Her çocuk melek gibi olmayabiliyor, bazısı çok ağlıyor, çok yorucu oluyor, çok zorluyor yani, tecrübe konuşuyor :)))
    Korku konusuna gelince, bence aklı olan herkes korkar. Korkmadan bu işe dalan da akılsızdır bence, çünkü korkan insan düşünen insandır, düşünen insan da fikir üreten, zor durumlarla başa çıkabilecek güce akla ve esnekliğe sahip insandır ;)
    Son olarak, daha da okumak istersen öğrenen anne bloğumu tavsiye ederim.. Orda elimden geldiğince samimi, vıcık vıcık çocuk sevgisine bulanmadan, toz pembeye yüz vermeden yazıyorum bu konularda. Birkaç kişi sırf bloğu okuyup da çocuk sahibi olmaya karar verdim falan dedi çok şaşırdım aslında :D Çok sevgiler!

    YanıtlaSil
  4. Bu arada yorumu 2ye bölmek zorunda kaldım, çok uzun olmuş, kabul etmedi, kusura bakma..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bu yazıyı daha yazarken beklediğim yorumun sonunda geldi. Önce, bu kadar samimi bir yorum için teşekkür ederim. Gerçekten, anneliğin zorluklarından bahsetmek, off keşke yapmasaydım diyebilmek, ya da dediğini söyleyebilmek, dediğin gibi toplumsal ve vicdansal açıdan çok zor bir anne için. Sen cesur bir annesin :)
      Öğrenen anne, böyle bir blogtan haberdar değildim. Neden daha önce yazmadın ki :) Ben de içimden şöyle geçiriyordum; genelde bir kadın anne olduğunda sürekli ama sürekli bebeğinden bahseder. Bu kız da bir tuhaflık var, yazılarında hiç bahsetmiyor. :)) Çoook şey kaçırmışım. Bir sürü yazın varmış orda. En kısa zamanda hepsi okunmalı.
      Ceren, söylemiş miydim daha önce... Seviyorum kız seni :)

      Sil
  5. benzer hislerle bir blog açma ihtiyaci hissetmiştim ve açmiştımki yazınızı gördüm! http://anneolmakyadaolmamak.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler, açtığınız bloga ulaşamadım. Blog bulunamadı uyarısı veriyor.

      Sil
    2. Ben de ilginiz için teşekkür ederim. Blogu yeni açmıştım, sonra tek bir içerikte olmasın istedim. Adını değiştirdim. Buradan ulaşabilirsiniz. http://isyanedencuce.blogspot.com.tr/2014/02/bu-blog-benim-bir-isyanm.html

      Sil
  6. Bence böyle düşünmeniz çok normal hiç boşuna daralmayın, yalnız değilsiniz kalabalığız ve çoğalıyoruz ;). Hem maddi hem manevi sebeplerden çocuk sorumluluğu almak şu anda yada yakın gelecekte çok uzak geliyor banada. Hayatımın merkezine kendimden başka birini koymak istemiyorum. Evet bencilim ve bu bencilliğimden de çok mutluyum. Hem tıpta ilerledi artık 40-45 yaşına kadar yapmak isterseniz daha çok vaktiniz var, takmayın kim ne derse desin :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...