19 Temmuz 2013 Cuma

Her güzel şey bitermiş


Tatil bitti bile :( Pazartesi işe başlıyoruz yeniden. Ama güzel geçti. Cumartesi günü babamın yanına gittik ablam ve yeğenimle birlikte. Mini minicik, 1 haftalık bir kuzu vardı. İki taneymiş ama biri ölmüş. Babam bundan da ümidi kesmişken toparlamış kendini. Annesi öldü zannetmiş ve bakmayı reddetmiş o yüzden ayırmışlar ve biberonla besleniyor.



Pazar günü Germiyan'a gidip denize girdik. Her nereye gidersek bizim karşımıza mı çıkıyor, biz bu konuda duyarlı olduğumuzdan mı karşılaşıyoruz bilmiyorum. Yine yaralı bir yavrucak bulduk. Eşim denizde bir martı yavrusu buldu. Uçamıyor, yürüyemiyordu. Aldık, su ve ekmek vermeye çalıştık, hiçbir şey yemedi. Orada bırakıp gitmeye içimiz elvermedi. Koyduk kutuya götürdük. Ablam veterineri arayıp nasıl beslemesi gerektiğini öğrendi, eczaneden ek besin gibi bir şeyler aldı ama yemedi. Malesef iki gün sonra öldü yavrucak :(


Alaçatı'ya gittik. Dibimizde olmasına rağmen ilk kez gittik. Alaçatı gerçekten çok kalabalıktı. Son derece lüks ve pahalı bir yer. Daracık ve kalabalık sokakları nedeniyle "Sosyetik Kemeraltı" adını verdim Alaçatı'ya. Rüzgar sörfü yapanları izledik biraz. Sonra çarşısında bir tur atıp geri döndük. 
Yeğenim, ablam ve ben. En büyüğümüz yeğenim gibi görünse de o daha 13 yaşında voleybolcu bir minik :)


Pazartesi dinlendik ve Salı günü erkenden Kuşadası Milli Parka gittik. En sevdiğim yer. Müthiş bir doğası ve müthiş bir denizi var. Temiz kalmayı başarabilmiş ender yerlerden. Umarım her  zaman böyle kalır. Domuzlar önceden akşama doğru inerlerdi masaların bulunduğu yere. Şimdi tüm gün ordalar. Artık evcil domuzlar olmuşlar resmen. Yavrularıyla birlikte masaların aralarında dolaşıp yemek aşırıyorlar.


Çarşamba sabahı yine erkenden çıktık yola. İlk durağımız Akyaka'ydı. Gökova körfezinin yukarıdan görüşü kesinlikle nefes kesiciydi. Babamın ve ablamın tavsiyesi üzerine bu manzaraya karşı kahvaltımızı yaptık. Çok da güzel oldu. 

akyaka

Sonra indik yukarıdan hayranlıkla izlediğimiz Akyaka'ya. Yine babamın tavsiyesi üzerine denize girebileceğimiz güzel bir koy bulduk. Dağlardan denize karışan buz gibi suların olduğu yemyeşil bir koy. Eşim suyu soğuk bulduğu için girmedi. Ben önce soğuk suya ayaklarımı soktum. Birkaç dakika sonra bacaklarınızı hissetmeyeceğiniz kadar soğuk bir su. Sonrasında denize girdiğinizde su ısıtılmış gibi geliyor. 

Ordan Marmaris'e geçtik, denize girdik biraz turladık ve Dalyan'a yola çıktık. Yol boyu her yer yemyeşil, çok güzel ormanlarla kaplı. Dalyan'a sanırım 15 yıl önce falan gitmiştim. Hatırladığımdan çok daha büyük bir yer. Çoook çok da güzel. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra tekne turuna katıldık. Tur şöyle oluyor; önce çamur banyosu, sonra gölde yüzme için mola, Caretta caretta görebileceğiniz kısa bir mola, İztuzu Plajında yüzme molası, Kaunos Antik Kenti gezintisi ve dönüş. Çamur banyosuna önce baya bir tiksintiyle baktık, çünkü çok iğrenç kokuyordu. Kükürt kokusuymuş. Sonra süründük çamurları :) Kuruduktan sonra duşumuzu aldık ve tekrar yola çıktık. 






İztuzu plajı çok özel bir plaj. Dünyanın en iyi korunan ikinci plajıymış sanırım. Caretta carettaların yumurtalarını bıraktıkları müthiş bir plaj. Bir tarafı deniz, bir tarafı göl. 5 km uzunluğunda bir kumsalı var. İncecik bir kum, sığ bir deniz. Yumuşacık bir yüzeyde, sıcacık bir suyun içinde yürüyorsunuz. Çok kalabalıktı ve dünyanın her yerinden insan vardı. Yumurtaların olduğu yerlere tel bir koruma konmuş. Onların altında yumurta olduğunu bilmek bile heyecan verici. Keşke denize kavuşma anlarına tanık olabilsek. Saat 20:00'dan sonra plaja girmek, etrafında ışık yakmak dahi yasak. 



caretta caretta yumurtaları

Plajdan sonra tekrar tekneye bindik ve Kaunos'a doğru yola çıktık. Ancak o sırada gökyüzü şu şekildeydi :


Bir tarafı kapkara olan hava birden üstümüzü kapattı ve şiddetli bir yağmur başladı. Teknenin brandalarını indirdik ve bir yere sığındık. Buz gibi oldu hava birden ve maalesef Kaunos gezisini iptal etmek zorunda kaldık. Ve Dalyan'a döndük. Sonra yola çıktık ve İzmir... Kuzuma kavuştum :)


Bu arada hiiiç kitap okumadım 2 hafta boyunca. Vicdan azabı duyuyorum. Anna Karenina zaten uzuuuun bir kitap, iyice uzattım farkındayım. 


2 yorum :

  1. Kuzu süper evin içinde galiba değil mi? Evet insan duyarlı olunca malesef hep böyle durumlar geliyor başına. Çok güzel yerleri görmüşsünüz. Akkaya mimarisi ve doğal güzelliğiyle inanılmaz bir yer gerçekten. Ama tatil çabucak geçiyor sağlık olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuzu diğer keçi ve koyunlardan ayrı bir yerde, evin hemen yanında özel bir bölmede. Ama genelde kucakta :) Maalesef, hayvan sevmek, hayvansever olmak çok zor. İnsan boğazında bir düğümle dolaşıyor çoğu zaman. Dalyan'da o kadar çok terk edilmiş cins köpek var ki, inanamadım. Hepsi tasmalı bir sürü köpek. Otelin sahibine sorduğumuzda turistlerin yanlarında getirdikleri köpekleri, ülkelerine dönerken buraya terk ettiklerini söylediler. Çok üzücü...

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...