13 Aralık 2016 Salı

Beni Dinler misiniz?



Ben çok konuşan biri değilim. Çok konuşan birini dinlemek zorunda kalmak beni en çok sıkan şeylerden biridir. İş yerimde yıllarca, çok konuşan biriyle çalışmak zorunda kaldığımdan sıkıntısını epey çektim. Beynim zonklamaya, kulaklarım çınlamaya başlar bir süre sonra. Sessizliği severim. Kendimle kalmak, yalnız olmak benim için kabus değil, mutluluktur. 

Geçen hafta, çalıştığım kurum, bir seminere katılmak üzere İzmir dışına gönderdi beni. Yeni tanıştığım ve yaşça benden büyük iki kadınla sohbet ediyoruz, daha doğrusu onlar konuşuyor ben dinliyorum. Genellikle gözlemlediğim şey, bu sohbette de gerçekleşti. Hep kendileri konuşmak istiyor, biri, diğerini dinlerken bile, "bitse de, ben de kendimi anlatsam" modunda. Karşındakinin ara vermesini bekliyor ve hemen kendinden bahsetmeye başlıyor. Bir süre sonra, ikisi de bana dönmüştü, birisi ara verince diğeri anlatıyor, diğeri soluklanırken öbürü başlıyordu. Karşısındakini dinlemiyorlardı bile, sadece kendi anlattıklarına odaklanmışlardı. Benim yorum yapmama ya da iki kelime etmeme bile gerek yoktu, çünkü onların yaşadıkları en ilginciydi, en eşsizdi, en anlatılması gerekendi. Bir ona, bir diğerine kafa sallayarak saatler geçti. 

İnsanlar kendinden bahsetmeyi sever, kendilerini anlatabildikleri insanlarla konuşmayı da. Ama neden hep konuşmak üzerine diyaloglarımız. Karşımızdakini anlamaya çalışmak ya da dinlemek yerine, "ben de şöyle oldum, benim başıma da şu geldi, benim de şuram ağrıyor" diye başlıyoruz konuşmaya. Ben, ben, ben. Dinlemeyi bilen insan o kadar az ki. O yüzden insanlar, dinleyen birini bulduklarında kendilerini kaybediyorlar sanırım. 

Karşındakinin senin anlattıklarına ilişkin yorumunu önemsemiyorsan, o konuşurken onu dinleme gereği duymuyorsan, sadece konuşmak için konuşuyorsun demektir. Bunun için de karşında biri olması çok da gerekli değil aslında. Anlat dur aynalara, duvarlara. Boş yere insanı da esir alıp kafasını şişirme. Bazen anlatılanlar ilginç gelse bile, sırf bu sebeple uzaklaşmak istiyorum ortamdan. 

Yazıya birkaç gün önce başlamıştım. Olaysız, patlamasız, sorunsuz, terörsüz, krizsiz bir günümüz olsa da böylesine basit yazılarımızı, yutkunmadan, gereksiz bulmadan yayınlayabilsek. Ama silmeyeceğim. Gündeme dair söylemek istediklerimi yeterince yutuyorum, yutkunuyorum, susuyorum. Onlar içimde kalsın, ben basit şeylerle takılayım. 

16 yorum :

  1. Sorunumuz anlamak için değil, cevap vermek için dinlemek, o da dinlemeyi bile başarabiliyorsak..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevap vermek bile değil Ceren çoğu zaman, "bitirse de ben konuşsam" meselesi asıl sorun :)

      Sil
  2. Offf! diyorum. Ben de çekemiyorum.

    Dileğine yürekten katılıyorum. Ülkede birazcık huzur!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanki huzurlu günler hiç gelmeyecekmiş gibi karamsarım bu konuda ne yazık ki :(

      Sil
  3. Bu konuda çok benzeşiyormuş biz meğer. Çok konuşan değilde boş konuşanı sevmiyorum. Güzel konuşanı dinlerim. Hep derim, anlamak ve anlaşılmak istiyorum, diye. Buda dinleyerek olur. Can kulağı ile dinlemek.. dinleyeceksin ki, anlayabilesin.. genelde boş konuşanlar çok konuşur, ve karşı tarafı dinlemezler. Öyle kişilere benimde tahammülüm yok. Saygısızlık etmemek adına dinlediğimde çoktur. Yani seni çok iyi anladım. 💜

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) Aynı dertten muzdarip çok insan olduğunu düşünüyorum, çünkü boş ve çok konuşan insanlar oldukça fazla maalesef.

      Sil
  4. Şimdi ben bu durumlarda ne yapıyorum onu söyleyeyim, belki siz de yaparsınız: Dinlemeyin, iğneleyin, ilgilenmeyin.
    Yani aslında çok basit, elbette kimisi yapı gereği bunu beceremez ama zor değil inanın. Eğer ciddi şekilde rahatsız ediliyorsanız, siz neden dinlemek zorundasınız ki?
    Ne yazık ki, insanlar böyle kendileri için kolay lokma gördükleri kişileri esir alma işini fazlasıyla alışkanlık haline getirdiler. Hem dahası, ne anlatıyorlar ki bu kadınlar, sizin için önemli mi? Saçmalık çoğunlukla.
    Dinlemeyin efem, sizi dinlemeyeni dinlemeyin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Bazılarına bu dediklerin bile sökmüyor biliyor musun. Kitap açıp okumaya başlıyorum gözünün önünde, başıma dikilip konuşmaya devam ediyor mesela. Bu kadar vahim hastalarla karşılaştım ben :D

      Sil
  5. Sürekli ülke gündeminden yazmaya başlayınca iyi birşey yazmak hayal gibi maalesef! O yüzden, kişisel dertler daha az acıtıcı geliyor. Ne yazarsanız yazın,hep yazın, hoşgeldiniz :)

    YanıtlaSil
  6. ne kadar da güzel özetlemişsin. her bir cümlene katılıyorum. hatta bu yorumu şu an büyük bir baş ağrısıyla yazıyorum. genelde herkeste bu durum var. kaç kez sözümün kesildiği, konunun an be an değiştiği monolog şeklinde konuşmalar yaşadım bilmem. herkes sosyal medyada da gerçek hayatta da kendi reklamını yapmak peşinde he bir de bencillik had safhada tabi. en büyük dertler en büyük mutluluklar hep bazılarının. neyse hepsini geçiyorum keşke daha sık yazsan! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Keçicim :) Keşke daha sık yazsam, bence de :) Umarım olur.

      Sil
  7. Ben son yazdığın cümleler için bir kaç kelime edeyim; "Çorum'un kedileri" ile ilgili bir yazı yazmak için bloğun başın geçmişken, yazamadım. Sanki çok okunan bir gazetenin yazarıyım, günde bir kaç kişinin uğradığı yer ama yazamadım...artık küçük şeyleri yazmaktan korkar, utanır olduk...yazımı Çorum Şehitliği ile değiştirdim...
    özellikle sana tanıtmak istiyordum. Çorumun kedilerini...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdığın o kadar doğru ki, sanki çok okunan yazarlarız gibi titizleniyoruz yazdıklarımıza :) Halbuki rahatlamak için, paylaşmak için yazmıyor muyuz, ne bu diken üstündelik dimi? 3-5 kişinin okuduğu halde titizlenen bizlerin yanında, yaşanan olaylarda sorumluluğu olanların vurdumduymazlığı... Durum ne tuhaf değil mi? Lütfen yaz Ayşe, yazalım.

      Sil
  8. sevgili kitapsız kedi..ne zaman İzmir'i özlesem açıp senin blog a bakıyorum..tekrar yazmaya başlamana o kadar sevindim ki:)
    ben de son zamanlarda dinlemeyi bilmeden karşıdakini şarj ederek deşarj olan insanlardan o kadar muzdaribim ki..üstelik mübarekler saniye saniye bütün detayı aktarıyorlar anlatacakları zaman..içimden "hiç mi küçükken kitap okuyup özetlemediniz diyorum"
    yazılarının devamını dört gözle bekleyeceğim:) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun çok mutlu etti beni, teşekkür ederim :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...