10 Ekim 2014 Cuma

Ülke gündemi ve kişisel durumlara dair...


Dün bütün akşam tepemizde polis helikopterleri alçak uçuştaydı. Geleceği göremeyen gözler hala kör olsa da, aylar, yıllar öncesinden belliydi başımıza gelecekler. Bir şeyleri değiştirmek için umarım hala vaktimiz ve gücümüz vardır. Beni okuyanlar biliyordur, son seçimden sonra aldığım apolitik olma kararımı hala uygulamaya çalışıyorum. Görmemeye, duymamaya, takmamaya çalışıyorum. Bu ülkeyi bu hale sokanların zerre kadar umurunda olmazken yaşananlar, ben neden psikolojimi bozayım düsturuyla hareket etmeye devam. Ama olmuyor işte, olamıyor bir noktadan sonra. Hala haberleri izlemesem de, uyanık kaldığım süre boyunca bilgisayar başında olup da gündemden uzak kalmak mümkün değil. Canım İzmir'im de bile bir sürü olay yaşandı son günlerde. 

Şuna kesinlikle eminim ki, bu ülkenin bu hale gelmesine oylarıyla destek veren çoğunluk var ya, onlar hala görmüyor olayların sebeplerini, olası sonuçlarını ve bu olaylara olan katkılarını. Demiştim ya, seçim sonrası yazımda, bu ülkenin başına ne gelirse hak etmiş olacağız, zerre üzülmeyeceğim diye. Üzülmemek mümkün olmuyor işte. Benim vatanım burası, dünyada eşi görülmemiş bir kahramanlıkla, etle, tırnakla, kanla kurtarılmış vatanım. Hayatımda en çok hayran olduğum insanın, Ata'mın yadigarı vatanım. "Cehalet yenilmesi gereken en büyük düşmandır" demiş ya, ne doğru söylemiş. 

Önceleri bazılarına ülke geleceği için tahminlerimi söylerken, abarttığımı, karamsar olduğumu, hiçbir şey olmayacağını söylüyorlardı. Umarım hepimiz için, vatanım için aydınlık günler olur ama dediğim gibi ben ümidimi kaybedeli çok oldu. 

Ülke gündeminden kendime geçeyim. Annem ve ablam arasındaki problemi şimdilik yatıştırdım sayılır. Biraz ablam, biraz annemle konuştum. Şimdilik duruldu ama geçici bir çözüm olduğunu düşünüyorum, çünkü annemin değişmeyecek, kemikleşmiş huyları var. Ve ablamın, tahammülü sınırlarını aşmış bir bünyesi. 

Kendi kırgınlıklarımsa alçıya alınmış bir kırık gibi diyelim. Kemik kaynasa da, sıcakta soğukta sızlar ya, öyle işte. Laf ağızdan çıktı mı geri alınamıyor, özür de dilense beyin unutmuyor. Aslında bilsem de o  lafın gerçek niyetini, altta yatan düşünceleri, yine de kırılıyor işte insan. 

Bu blog benim günlüğüm, hayatımın özeti, rahatlama yerim. Adımı, kimliğimi, kendimi saklamamın sebebi de işte tam olarak bu. Önceleri kendime yazar gibiyken, yorumlar geldikçe anlıyor ki insan birileri okuyor yazılanları. Paylaşım başlıyor, dertleşmeye dönüyor belki zamanla.  Özel hayatımı, ailemi, eşimi başkalarına şikayet etmek değil, içimi dökmek yaptığım. Söze dökemediklerimi yazmak... Yıllar sonra dönüp okumak isteği... Kişisel tarihimin kaydını tutmak bir nevi. Seviyorum burayı, yazmayı, başkalarını okumayı, geçmiş zamanımı tekrar okumayı. 

Bu haftasonu için tamamen toparlanmış, motive olmuş ve harekete hazır kıvama gelmiş olmayı planlıyorum. Erteleme Sanatı'nı okudum, onu yazacağım buraya. Yine birkaç film izlemeyi düşünüyorum. Ders çalışacağım odayı toparlamayı düşünüyorum. Hadi bakalım, ne zaman plan yapsam aksilik çıkıyor demeyeceğim :) Olumlu düşün, olumlu olsun dimi.

10 yorum :

  1. Ben de aldım Erteleme Sanatı'nı. Sen yazmadan okuyayım bari :)
    Bir de sana tavsiyem: İster aile ister arkadaş, kendin de dahil kim olursa olsun sağlık dışındaki hiçbir konu için canını sıkma bence. Üzülmeyi reddet. Derin derin nefesler al ve içinden şarkılar söyle.
    Bu hayat öyle kısa ve anlamsız ki, üzerinde geçirdiğimiz zamanı da boşa harcamamalıyız bence.
    Kediler aşkınaaaaaa :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burcum, yazdıklarına kesinlikle katılıyorum da, uygulama kısmında başarılı olmak her zaman mümkün olmuyor. Sen uygulayabiliyor musun her zaman :)
      Erteleme sanatının 1-2 saatlik işi var zaten, bitirirsin hemen :)

      Sil
  2. Kişisel durumların düzelme yolunda olmasına sevindim :) malesef hayat kısa takmamak gerek desekte bazen insanın elinden gelmiy, bir şekilde takılıyoruz,üzülüyoruz ama önemli olan bu üzüntüden sıyrılabilmek bu yazıda o sıyrılmışlığı hissettim ve mutlu oldum :)) şu beklediğinşz sınavda olsada rahatlasanız artık yahu !!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, sıyrıldım biraz kişisel mutsuzluklardan. Ama şu sınavın olacağı yok galiba. Belirsizlik devam ediyor. Ben de sıkıldım bu durumdan.

      Sil
  3. Ülke gündemi hakkında çok okuyorum şişiyorum ama ben de senin gibi yazmıyorum özellikle, çok yazdım, ne oldu, değişen hiç bir şey yok.. Umudumuzu kaybettirdiler bize...
    Kimliksiz yazmak çok iyi. Bazen seni tanımayı istiyorum ama seni çok iyi anlıyorum, anonim olabilmenin dayanılmaz hafifliği. Herkes okuyor, buluyor seni sonra özelin kalmıyor... Ben anonim değilim ama arada sırf gerçekten hissettiklerimi yazmak için keşke olsaydım diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülke gündeminden uzak kalabilmek adına sen daha şanslısın, çünkü uzaksın. Keşke diyorum bazen, benim de imkanım olsa da uzaklaşsam.
      Hissettiklerini tam anlamıyla rahat bir şekilde yazabilmenin yolu bu Ceren. Belki bir blog daha açarsın, bu sefer gizli :) Ben bulurum yine seni merak etme :)

      Sil
  4. Biz de aynı şekilde devam... Ancak dediğin gibi bu kadar büyük olaylar olunca görmemek, duymamak, üzülmemek malesef ki elde değil...

    Kendi akıl ve ruh sağlığımıza mukayet olacağız... Hem ülke gündeminden, hem de günlük kişisel hayatımızdan sağlıkla çıkmamızın yolu bu... Negatifi azaltamıyorsak, pozitifi arttırmamız gerekiyor ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pozitifi artırmak, slogan bu olmalı :) Teşekkür ederim.

      Sil
  5. Olumlu düşün olumlu olsun yaklaşımını ben de sık sık hayata geçirmeye bakıyorum bu sıra özellikle. Kırgınlıklar hayatın olmazsa olmazı, en güzeli bünyede fazlalaştırmamak. Bir dönem öyle çok kırgındım ki herkese ve herşeye ağırlaşmıştım. Şimdi o kadar koymuyor tavırlar, insanlar ve tuhaflıkları. Hayat böyle acayip bir şey işte, kabullenmesi bazen çok zor olsa da. Kimlik saklama fikri güzel aslında ben sonradan anladım çünkü bazen tamamıyle içimden geçenleri yazamadığımı görüyorum. Hem hayatımızda gizemli bir şeylerin de var olması cezbedici.
    Ülke ile ilgili yapılacak öyle çok yorum var ki ama en mühimi insanlıktan çıkmış olmak halinin düzelmesi için neler yapılabileceğine dair olanlar sanırım. Herkes car car konuşuyor da tv de falan hep boş, aynı üzerine saatlerce yorum yapılan futbol programları gibi geliyor bana artık gündeme dair programlar, bir yere varmıyor. Çok önceden belliydi haklısın ama hala umut etmeye devam ediyoruz, güzel bir şey aslında. Kaybedilmemesi gereken değerlerimiz var bizim ve hala çoğu zaman çocukları düşünüyorum, gelecek onlar için pek aydınlık görünmüyor ne acı!
    İyi düşünelim iyi olsun, topluca iyi düşünelim keşke, keşke umut yağsa gökten de herkesin içine dolsa, bir anda poffff diye herşey güzelleşse, ahhh nerdeeee...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, çocukları pek de aydınlık bir geleceğin beklemediği açık. Aslında bu durum sadece bizim coğrafyamız için geçerli değil, tüm dünya için baktığımızda karanlık bir gelecek görebiliriz. Böyle düşündüğümüz zaman aslında daha fazla keyif almaya çalışmak en mantıklısı. Elinde kalan güzel anların tadını çıkarabilmek adına.
      Kimliğini açık edenlerin hep şikayet ettikleri bir şey bu, düşündüklerini tam olarak yazamamak. Etrafınızdakiler de biliyorsa yazdığınızı, o ne düşünür, kırılır mı, kırılmaz mı derken kırpmak zorunda kalınır muhakkak. En güzeli bu şekilde, memnunum :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...