16 Temmuz 2014 Çarşamba

Tatilsiz Yaz

Javier Perez
Keyifsizlik hali hakim blog aleminde. Çok severek bulunduğum bir ortam burası. İçimden geleni, geldiği gibi yazabilmek adına da, insanların yazdıklarını okumak adına da keyif aldığım bir mecra blog dünyası. Yaz sezonu blog dünyası için ölü sezonmuş sanırım, bunu da öğrenmiş oldum. Kendi adıma da böyle oldu durum. Ama benimki tatil değil, ders yüzünden :( Eşim izinde, ben çalışıyorum. O uyuyor, ben işe gidiyorum. Ben uyuyorum, o gezmelere gidiyor. Öyle ayrı takılıyoruz bu aralar.  İzin almama sebebim, sınav tarihinin belirlenmesi durumunda -ki artık ümidimi kesmeye başladım- iznimin hepsini ders çalışmak için kullanmak. 

İşten geliyorum, canım eşim sağolsun yemek hazırlıyor. Yemeğimi yiyip, biraz bloglara bakıp, derse başlıyorum. Ders çalışmada yeni bir taktik geliştirdim. Dersi telefonuma okuyorum ve kaydediyorum. Serviste işe gidip gelirken takıyorum kulaklığımı dinliyorum kendi sesimden dersleri. Böylece defalarca tekrar etmiş oluyorum. 

Balkondaki kovana ellemedim, hala duruyor. O balkonu kullanmıyoruz. Onlar da işi büyütmüş gibi değiller, aynı büyüklükte duruyor kovanları. Et yemiyorum ama bal yiyorum. Arıları izlerken "arı filmi" geldi aklıma. Arıların binbir zahmetle yaptığı, binbir çiçekten damla damla topladıkları balı, ellerinden çalıp afiyetle yediğimizi düşündüm ve yine üzüldüm. İnsanların hayvanlara yaptığı büyüklü küçüklü binlerce istismar var. Bal da bunlardan biri aslında. İzlemeyenlere tavsiye ediyorum, çok başarılı bir animasyon filmi: "Arı Filmi".

Az az kitap okumaya ve de spor yapmaya başladım birkaç gündür. Gözlerim doldu azmim karşısında :) Gece yatmadan önce çok değil 15-20 dakika squat, bel ve karın egzersizi yapıyorum. Sonra duş alıp, yatağa uzanıyorum yarım saat kadar da kitap okuyup uyuyorum. Önceleri uyumakta hiç zorlanmazken, yastığa gömüldüğüm anda uyurken, bugünlerde uyumakta çok zorlanıyorum. 

Geçen gece sinirimden kudurdum yattığım yerde. Önce sıcaktan uyku tutmadı, sonra tam dalacakken, karşı apartmanda oturan insan sürüsü balkona çıktı ve resmen bağrışmaya başladılar. İki ergen kız, bir ufak velet ve anneleri. ama öyle böyle değil, resmen bağırarak konuşuyorlar. Küçük çocuk çığlık atıyor, kızlar ona bağırıyor, anneleri de hepsine. Böyle konularda insanlarla tartışmaktan ya da tepki göstermekten kesinlikle çekinmem ama nedense balkona çıkıp da "herkesi kendiniz gibi işsiz güçsüz mü sanıyorsunuz, sessiz olun" diyemedim çünkü aklıma Üzüm geldi. Üzüm o balkona çıkıyor bütün gün ve gece de genelde orada yatıyor. Bunların küçük veletleri bu tepkime karşılık kızımı rahatsız edebilir, hatta lazer falan tutup aşağı düşmesine neden olabilir gibi binbir fantezi kurdum ve bağrınmaktan vazgeçtim. Annelik böyle bişeymiş demek ki. Nerden nereye bağlantı kurdum bak, gördün mü. Balkona çıktım, ellerimi belime koyup dik dik baktım ama görmediler bile beni. Zaten görseler de, altımdaki puantiyeli kaprim ve sağa sola kaymış askılı penyem ve saçı başı dağılmış halimle ciddiye alacaklarını sanmıyorum. Deli sanabilirlerdi o halimle :D

İşte böyle sevgili blog. Seviyorum seni, kib, bye :D

8 yorum :

  1. Kendi sesinden konuları tekrar dinlemen çok iyi fikir :)
    Ay annelik cidden başka birşeymiş :D
    40 yıl düşünsem aklından geçenler aklıma gelmez :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :D Ohooo daha neler neler. Bak şimdi, bunlara bağrındım çağrındım, kavga ettik diyelim. Sonra bunlar bana takacak. Balkonda da biricik savunmasız yavrumu görecekler. Veletler onun gözüne gözüne lazer tutacak ben yokken. Sonra bizimki lazeri kovalıcak, doğal olarak. Kedi dediğin lazer kovalar dimi :) Sonra güm aşağı 4.kattan :( Allaaaaam, sonra ben bu veletleri kaç parçaya bölücem, kaç yıl hapis yatıcam vs..vs... :D Fantastik dimi :)

      Sil
  2. Ay ben de bu sene fark ettim ya da hep vardı da ben yeni fark ettim, bizim insanlarımız ne kadar bağırarak konuşuyor, anlaşıyor, sevişiyor, tepişiyor yahu. Her dakika bir uğultu var ülkede.. Of.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar bağırırsak o kadar haklı, o kadar mutlu olduğumuzu kanıtlama gibi bir hissiyatımız var sanırsam :) Çünkü bizim çok bağıranları haklı gibi görme huyumuz var ve bayılıyoruz bağırarak konuşanlara, başbakanımızdan belli değil mi? Bir de böyle bağıra bağıra gülmeliyiz ki etraf ne kadar mutlu olduğumuzu görsün.

      Sil
  3. Uykusuz günler toplumsal vaka demek ki bu ara =) Geçer dileriz.. Bir de sen anlattıkça Üzüm'ü ısırarak yemek istiyorum.. Biliyorum çok ayıp! Başkasının çocuğu ısırılmaz..=) Ama işte ben ısırrarak seviyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) Benim de sevgim öyledir, anlıyorum o yüzden. Dişlerimi sıkarım, ağzım sulanır, hafiften sıkmak, yoğurmak, hırpalamak isterim.

      Sil
  4. Ders calisma yontemi cok iyiymis. Ben de uygulayacagim.
    Bgnim bu ulkede en buyuk derdim bu. kulak tikaclariyla yatiyorum geceleri. Almanya'da her yer sessizken balkonda cocuguna bagiran anne elbette bir Turktu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uygula, işe yarıyor :) kulak tıkaci işini deneyeyim ben de.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...