6 Kasım 2013 Çarşamba

Kızlı Erkekli Mevzuları



Biliyorum ki, bu da bir gündem yaratma-değiştirme saçmalaması. Vatandaşın eline bir oyuncak verip önemli mevzudaki yasaları vs.çaktırmadan sessiz sedasız halletme oyunları.  Bakalım ardında ne saklıyor bu beyanat. Televizyon bile izlemiyorum görmemek, duymamak için. Çünkü tüylerim diken diken oluyor, mideme kramplar giriyor. Ciddi anlamda bünyem sapıtıyor sinirden. Ama nafile... Gündem yaratmada, insanları birbirine düşürmede o kadar üstün bir başarı sağlıyorlar ki, uzak kalmak mümkün değil.

Kızlı erkekli aynı evde kalmak, kızlı erkekli aynı sınıflarda okumak, aynı otobüse binmek... Bunun sonu var mı? Bugün aynı evde kalmak derler, yarın aynı sınıfta okumak vs.vs. Bu zihniyet için bir kadın ve bir erkek sadece üreme maksatlı cinsel ilişki için bir arada bulunmalı. Bu insanların zihninde kadın ve erkek o kadar ayrılmış ki birbirinden, bir araya gelmeleri durumunda akıllarına gelen tek şey seks. Çünkü sadece o iş için bir araya gelinmeli. O yüzden bu sapık zihniyet için kadının sesi, saç teli bile tahrik unsuru olabiliyor.

Siz sanıyor musunuz, bu kişilere oy verenlerin bu beyanatları yadırgadığını ya da desteklemediğini. Ağızlarının suyu akıyordur. Yaşa başbakanım, daha çok istiyoruz başbakanım diye. "Tehlikenin farkında mısınız?" cümlesinin anlamını kavramayanlar için yeterli koşullar ne zaman tamamlanacak çok merak ediyorum. Bir günde gerçekleşmiyor evet, kademe kademe oluşuyor taban. Ama bir gün bir bakmışsınız tüm özgürlüğünüz alınmış elinizden. Siz o son günde farkında varırsınız belki ama yıllar sürmüş bir zemin hazırlanmıştır çoktan. İşte şimdi bu dönemi yaşıyoruz.

İzlemeyenler için "Persepolis" izlenmesi şiddetle tavsiye edilir. Bir bakmışsınız bir gün manavdan muz, patlıcan almanız, araba kullanmanız bile yasaklanmış. Bunlar yaşanmaz sanıyorsanız yanılıyorsunuz, çünkü bugünkü İran da bir zamanlar son derece moderndi. O zamanlar onlar da akıllarına getirmiyordur bunların yaşanabileceğini.

Ben İzmir'de büyüdüm. Çocukluğumda kızlı erkekli gece yarılarına kadar sokaklarda oyun oynardık. Erkek arkadaşlarımın sayısı kız arkadaşlarımı geçerdi. Çünkü daha iyi anlaşırdım erkeklerle. Ailem, hiçbir zaman cinsiyet ayrımı yapmadı. Ortaokulda, lisede erkek arkadaşlarım da oldu. Babamın bilgisi de oldu. Ama normali buydu benim için. Babam yadırgasa da şiddetli bir tepki görmedim hiçbir zaman. Kız babası olmanın sıkıntısıydı yadırgaması da, ki gayet normaldi.  Üniversitede, bir kız arkadaşımla ev tuttuk. Arkadaşlarımız bize gelirdi, biz de onlara giderdik. Beren Saat geçenlerde demiş ya "biz tuttu fruttiyle büyüdük de sapık mı olduk" diye. Aynen katılıyorum, biz kızlı erkekli sokaklarda oynadık, erkek arkadaşlarımızla gezdik, tozduk da sapık mı olduk, fahişe mi olduk?

İnsanların bir arada olmasından, sosyal ortamlarda bulunmasından, kız ve erkek arkadaşlarının olmasından daha normal ne olabilir ki? Eşimin memleketi anadolunun en tutucu yerlerinden birisi. Ben yetiştiğim ortamda görmediğim şeyleri orada gördüm. Mesela, kadınlar ve erkeklerin ayrı yerlerde oturması, misafirlerin ayrı odalarda ağırlanması gibi. Ayrıca böyle yerlerde erkekler, evli de olsalar, bekar da olsalar, sadece erkeklerle takılıyorlar. Eşleriyle beraber bir yerlere gitmek pek rastlanır bir şey değil. Erkekler erkek arkadaşlarıyla geçiriyorlar tüm gecelerini nerdeyse. Kahvelerde oturuluyor. Kadınlarsa evlerde, yer, içer, dedikodu yaparlar. Evli erkeklerin, eşlerini evde bırakıp, erkek arkadaşlarıyla denize, tatile falan gittiklerini gördüm ki "oha artık" dedim. Bu zihniyet, evlendikleri kadınları "eş" olarak görmezler, oturup sohbet edecek bir şey bulamazlar. Bana çok anormal geldi bu durum açıkçası. 

Herhangi bir şeyi, ne kadar yasaklarsan o kadar çekici hale gelir. Bu değişmez bir kuraldır. Anadolunun baskıcı tutumu, genç insanlarda cinselliği ve karşı cinsi bir tabu haline getirmiş. Onun için de işte çözülemeyen cinsel sorunlarımız var. O yüzden vajinusmus, erken boşalma, iktidarsızlık dizboyu. O yüzden cinsel yetersizliğinin verdiği altedilmişlik duygusunu eşini döverek gidermeye çalışıyor erkeklerimiz. O yüzden kabullenemiyor erkeklerimiz terkedilmeyi. O yüzden kadın cinayetleri bu kadar fazla ülkemizde. 

Biz kimsenin özel hayatına müdahale etmedik derken, evlere baskınlara kadar varacak bu iş sanırım. Bir insanın evi bile özel hayat kapsamına girmiyorsa varın siz düşünün gerisini. Valilik, benim yaşadığım eve ne gibi bir müdahalede bulunabilir? Girip çıkanıma nasıl karışabilir? George Orwell'ın 1984 kitabını okurken yaşadığım endişeyi düşünüyorum da, iş buralara varırsa, distopik bir gelecek bizi bekliyor demektir.

4 yorum :

  1. Baştaki karikatürdeki adam nasıl geçmiş yahu o köprüden :) Bi terslik var sanki?!
    Bu arada, sen İzmir'de büyüdüm demiş ve devam etmişsin ya, ben de Bursa'da büyüdüm. Bursa az biraz muhafazakardır malum, tarihi bir şehir olmasının verdiği ağırlık var. Ama senin de dediğin gibi, kızlar ve erkekler sokakta oynardık, beraber sinemaya gider, doğum günü partileri yapardık. Büyüdük, sevgililerimiz oldu, el ele de dolaştık. Biz diyorum çünkü ben ve birçok arkadaşım demek istiyorum. Yani ara sıra nçık nçık nçık atan yaşlı teyzeler olurdu ama güler geçerdik, hiç öyle kızlı erkekli diye yorum yapılmazdı. Demek ki olay mekan değil devir ve anlayışmış.. Bu arada 70'lerde annelerimizin mini mini eteklerle çektirdikleri fotolara bakıyorum da.... Nerden nereye yahu... :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Ceren.Nerden nereye değil mi? İlerleyeceğimize geriliyoruz.
      Bence de terslik var karikatürde :) Cehennemin dibini (varsa tabi!) boylaması gerekiyordu :D

      Sil
  2. Önceki gün bir ortamda bulunmak zorundaydım ve orda insanların bu yapılanları hararetle desteklediklerine dehşetle şahit oldum. Tamam, tabii ki ülkenin yarısına yakını bu insanlara oy veriyor biliyorum ama yine de bu zihniyete birinci ağızdan şahit olmak şok etti beni. Fuhuşu engellemek için (bu onların yorumu tabii) erken evlenenlere kredi verilmesini nasıl da mübarek bir hareket olarak görüyorlardı anlatamam. Ben de dayanamadım, ortamda tek kalacağımı, kimsenin beni desteklemeyeceğini bile bile fuhuş yapmak isteyen evlendikten sonra da yapar, üstelik farkındaysanız parayı babasının hayrına vermiyor. Verdiği zaten üç kuruş, onu da geri ödeyeceksiniz, adı üstünde kredi bu dedim. Tabii kimsenin görüşü falan değişmedi. Ne diyeyim bu bilinçsizlikle, bu at gözlükleriyle müstehak bu insanlar başlarına geleceklere. Arada biz de yanacağız ama...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. resimli günlük, teşekkür ederim yorumun için. Evet, bu insanlar destekliyorlar, hem de ne yapılırsa. O kişinin ağzından çıktığında her şey bir anda kutsallaşıyor bu insanların gözünde. Körü körüne destekliyorlar. Ben de müstehak diyorum ama dediğin gibi kurunun yanında yaş da yanıyor maalesef. Görmeyen gözler, sürekli karanlığa sürüklüyor bizleri de.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...