Bir yakınım; "insanları sevmiyorsun, o yüzden de hiç kimse seni sevmiyor" dedi.
Kırıldım...
Kırılma sebebim neydi diye düşündüm sonra. Bunu söyleyen kişinin sevdiğim bir yakınım olması mı? "Kimse seni sevmiyor" denmesinin yarattığı kalp sızısı mı? Bilmem.
Aslında biliyorum. İnsanların beni sevmemesi zerre umurumda değil. Şöyle bir farkla, benim sevdiğim az sayıda insanın da beni sevdiğini düşünüyorum. Ben öyle olduğunu düşünüyorum tabi. Belki onlar da sevmiyordur beni. Belki dediği doğrudur, kimse sevmiyordur beni.
Boğazınıza tıkanır ya yumru, yutkunamazsınız. Öyle oldu işte bir anda. Birden yaşlar aktı gözlerimden. Üzüldüm işte yaa, kırıldım. Paramparça oldum. Kızgınlık değildi, kırılmaktı bu. Parçalanmaktı.
Evet, sevmiyorum insanları. Çünkü sinsiler, çünkü acımasızlar, çünkü yapmacıklar, ikiyüzlüler, zalimler. Sevmiyorum, sevmediğim insanların beni sevmeleri için de uğraşmıyorum. Kimseye hissetmediğim şekilde davranamıyorum. Sevmiyorsam belli ediyorum sevmediğimi işte. Benim sevgim zalim değil, yapmacık değil, sahte değil. Neyse o işte. O yüzden dostum da yok, çevrem de geniş değil. O yüzden çıkardım hayatımdan birer birer dostlarımı, dost bildiklerimi. Kaldı elimde bir tek eşim, ailem ve kızım Üzüm'ün sevgisi. Az olsun, gerçek olsun dedim. Öyle istedim.
Buraya yazmamın sebeplerinden biri de işte bu yalnızlık ve anlaşılamama hissi. Kendini anlatma hissi. Sizi anlayan, sizi anladığını hissettiğiniz biriyle dertleşmenin değeri neyle ölçülebilir? Bazen konuştuğunuz şeylerin hiçbir etkisi olmadığını görürsünüz. Kendi kendinize konuşmak gibi yani... Bir şey söylediğinizde karşınızdakinin de kendi düşüncesini söylemesini, size katılmasını ya da karşı görüş söylemesini beklersiniz değil mi? Bazen de işte sadece beklersiniz. Hiçbir tepki, hiçbir diyalog olmadan beklersiniz. Önceden sizinle konuşmayı çok seven biri artık söylediğiniz şeyleri duymuyor gibiyse ne hissedersiniz?
Neyse konu bu değildi...
Sevgisiz miyim? Benim içimdeki sevgiden bahsedersek, hayır. Şöyle tarif edilebilir benim sevgim, az kişiye, çok canlıya duyulan yoğun sevgi. Evet, sevmiyorum insanları. Hayvanları insanlardan daha çok seviyorum. Ya da şöyle diyeyim, tüm hayvanları ve bazı insanları seviyorum. Peki insanların beni sevmesini istiyor muyum? Hayır. Kimsenin beni sevmesi için çaba göstermem.
Peki neden bu kadar yaralandım ben bu lafa? İçimde aslında bunun acısını mı taşıyorum? Kimse beni sevmiyooooo ühüüüü diye hönkürüyor muyum içten içe? HAYIR. Bu lafı söyleyen kişi, ben ağladıktan sonra aynen böyle düşündü, adım gibi eminim. Aslında içten içe bu durumun beni çok üzdüğünü, kimsenin beni sevmediği için ağladığımı düşündü. Ama öyle değil işte. Bunu söyleyen kişi o olduğu için üzüldüm ve ağladım. Sevmediğim insanlar beni sevse ne olur sevmese ne olur allahaşkına. Çok da tın derler ya, aynen öyle. Tüm yüreğimle ve dürüstçe tekrar söylüyorum, sevmediğim tüm o insanların beni sevmiyor oluşları hiç umurumda değil. Üzüleceğim şey, sevdiğim az sayıda insanın beni sevmiyor oluşu olurdu.
Şekerim, Alla allaaaa, nerden çıktı yahu bu patavatsız insan? Üzülmene üzüldüm ama yazı konu ve biçim olarak güzel olmuş, duygular bize en düz ve/ama en içten ve sade yazıları yazdırıyor.
YanıtlaSilHissiyatına gelirsek, seni tanımam etmem ama buradan gösterdiğin kadarıyla seni seviyorum diyebilirim rahatlıkla. Dolambaçsız, olduğu gibi davranan biri izlenimi verdiğin için.. Yoksa kaşın gözün nasıldır, hakikaten insanları sever misin, sevmez misin pek de umrumda değil. Burada okuduğum kadarıyla, kendiyle mutlu ve huzurlu, azıcık da topluma uyamadım ama çok da sallamıyorum, icap ediyorsa toplum bana uysun gibi göründüğün için :) Ağlanacak birşey değil, yakının ya muayyen günündeymiş, etrafa püskürüyormuş, ya da erkekse odunmuş biraz çok pardon ama gül geç yani. Sevenin var, üzüm, eşin, ailen zaten yeter de artar bile, bir iki de okur ekle tamam. Sevgiler!
Ceren, samimiyetime inandığın için ve beni sevdiğin için mutlu oldum. Önce şunu söylemek istiyorum, insansevmez bir insan olarak ben seni çok sevdim :) Gerçekten bak. Şaşırırsın belki, googleda aradım seni, çıkanları okudum falan.Ben de aynı şekilde senin samimiyetine inandım. Yakınıma gelince, iyi niyetli ama evet dediğin gibi bazen odunlaşabilen bir erkek :)
SilSevgiler benden..
Çok cesur bir yazı olmuş. Bunları yazabilmen bile kendini olduğun gibi ortaya koyan biri olduğunu gösteriyor bence. Süslemeden püslemeden... Ama şimdi devir böylelerinin devri değil. Herkes canım cicim, herkesin dilinde herkese karşı övgüler iltifatlar. Samimiyetsizliğin herkes farkındadır eminim ama yine de gerçek-miş gibi yapmak işine geliyor insanların. Ve böyle bir ortamda böyle yapaylıklara girmemek sevgisizlik gibi algılanıyor. Kim ne derse desin, kendin gibi olabilmek, hissettiğin gibi yaşayabilmek en büyük erdemdir bence. Ayrıca hakikaten sana bunları söyleyen şahsın bir sıkıntısı var gibi. Seviyor sevmiyor kendine neyse. Bir de ben de seni seviyorum Sevmesem çıkarım ne ki, yazdıklarını okuyayım, düşündüklerimi seninle paylaşayım.
YanıtlaSilYapaylıklara girmemek sevgisizlik olarak algılanıyor demişsin ya, işte tam da bu cümleyle anlatılabilir durum. Bence de en büyük erdemdir kendin gibi olmak. Nasıl mutlu ediyor yorumlarınız, yalnız olmadığımı görmek çok güzel :) Teşekkürler.
SilKral babasina olan sevgisinin niceligini "tuz kadar" diye tarif eden prensesin basina gelenler ders olmamis anlasilan:) Ama bir de sevginin dili var.Kimi eylemlerle anlatir anlasilmaz, kimi kendini pek yormadan dilinde yasatir.Oyle hemen kestirilip atilamaz kolayca sevgi vardir ya da yoktur diye.Ayni dilde konusulmuyordur belki.
SilBeni de aylar önce astım eleştirmişti. "J hanım, hiç arkadaşınız yok" ile başlayan ve şu an hatırlamadığım birçok acı söz. Evet çok arkadaşım yok. Her gece veya haftasonu barlara akmıyorum. Her gün, insanlarla telefonda konuşmuyorum. Çok sosyal değilim. Sessiz bir ortamda, kitap okuyarak, film seyrederek sızmaktan keyif alıyorum. Bu huzurlu ortamımı, "şu bana şunu dedi, ben bunu dedim"lerle bozmak istemiyorum.
YanıtlaSilHerkesi sevmemiz mümkün değil. Her tanıştığımızı kendimiz gibi sanıp, bazen sarılıyoruz ama bakıyoruz ki, değerlerimiz farklı. O zaman siliyoruz hayatımızdan yavaştan.
Ayrıca mevcut zamanda, herkesi hayatımızda tutmaya çalışmak zorlama bir durum olur. Blog dünyası şu an birbirine hediye yağdırmakla meşul örneğin. Benim ne özel günlerde hediye alma gibi bir huyum var, ne de mecburiyete karşı boyun eğimişliğim var.
Dolayısı ile, önemli olan iyi insanlarla iletişimi sürdürmek.
Yalnız değilsiniz. Önemli olan, değer verdiklerimizden değer görmek.
Ek olarak bunu söyleyen kişi iş yerindeyse, hiiç umursamamak lazım. İş yeri ayrı bir cangıl çünkü. Hayatta kalma teknikleri gerektiriyor!!
Sevgiler,
J
Sevgili J, yorumların için teşekkür ederim. Böyle düşünme ve yaşama konusunda yalnız olmadığımı bilmek güzel :)
Sil