Blog yazmaya ara verdiğim zaman kendimi suçlu hissettiğimi fark ettim. Bir şeyler eksik hissi. Aslında yazmama sebebim ne, tam olarak bilmiyorum. Evet yoğun bir iş dönemi geçiriyorum ama bu bence bir neden değil, evde yazabilirdim. Yaklaşık 1 sene önce çalıştığım kurumda görevde yükselme sınavı açılacağına dair ufak bir gelişme oldu, takip edenler hatırlayacaklardır. Ben işte bir gazla başlamıştım ya ders çalışmaya. Aylar geçti, sınav falan açılmadı. Sonra ne motivasyon kaldı, ne hırs, bıraktım çalışmayı. İşte o sınava yeniden hazırlanmaya başladım ben. Bu sene sonuna doğru açılacağına dair ciddi duyumlar aldım.
İş yerimde çalıştığım bölümü, diğer birimlerle kıyaslamaya kalkarsam çok şanslıyım, bu net. Personelin özlük işlemlerinin yürütüldüğü, aynı zamanda kurumun en üst amirinin özel kalemi olarak da çalışıldığı bir yerdeyim. Dolayısıyla, diğer birimlerde yaşanan kargaşa, insan kalabalığı ve dedikodu ortamından bir nebze de olsa uzağım ve bu durumdan oldukça mutluyum. Ayrıca çok ama çok sevdiğim ve takdir ettiğim, gerek insani yönüne gerekse iş konusunda hayran olduğum üst düzey bir amirim var. Her şey süper görünüyor olsa da, tüm bu olumlu yönlerin diğer birimlerde çalışan insanlar tarafından fazlasıyla kıskanıldığını söylememe gerek var mı? Kıskançlık, çekememezliği de beraberinde getiriyor tabi. Neyse, bu sene sonunda açılacak sınava baya bir kişi girecek. Diğer rakiplerimle ilgili duyumları aldıkça iyice hırslanıyorum. Bu sınav benim için çok çok çok ama çok önemli. Öyle böyle değil yani :) Ya bu sınavla müdür olurum, ya da çıldırırım. Çünkü müdür kadroları çok zor boşalıyor ve şu an maksimum seviyede bir boşluk var. Eğer bu sınavla müdür olamazsam sittin sene olamam ve gıcık olduğum insanların altında çalışmaya mahkum olurum. Aaaaaaghhhh, düşünmek bile içimi acıtıyor. İşin can sıkıcı kısmı, geçen seneye kadar, sadece sınavla hak kazanırken, şimdi sınav+mülakat şekline getirildi ki mülakat demek kabus demek benim için. Bir kere mülakat denen uygulama kesinlikle objektif bir uygulama değil, istediği kadar adaletli davranılsa da olmuyor, biliyorum. Ayrıca, mülakatın neden böyle bir sınav için yeniden uygulamaya konulduğu da çok çok belli bir şey değil mi? Neyse, kötü düşünmek istemiyorum, benim ilk hedefim bu sınavdan tam puan alabilmek. Ki, mülakata elimde tam puanlık bir kozla girebileyim değil mi? Elimden gelenin fazlasını yapmam lazım blog, anlıyorsun değil mi?
Akşamları masamın Üzüm'ün müsaade ettiği kısmında dersimi çalışmaya çalışıyorum.
Ve sonuç :)
Bugün evdeyim, neden dersen, dün sabah uyandım, hiçbir şeyim yoktu, giyinmeye başladım, tam lanet sütyeni takarken kilitlendim. Birden tutuldum, boynumu falan hareket ettiremedim, eşim biraz masaj yaptı ama nafile. Bütün gün robot gibiydim. Kas gevşetici, ağrı kesici vs. bi işe yaramadı. Biraz araştırma sonucu biberiye yağıyla masajın süper olduğunu öğrendim. Akşam biberiye yağıyla masaj yapıldı, sıcak su torbası koydum falan. Gece binbir çileyle uyudum, uyandım. Şimdi düne göre daha iyiyim ama yine de rapor aldım 2 gün. Bir ara omzum mu çıktı acaba diye düşündüm. Çünkü hareket ettirdikçe katır kutur sesler geliyor resmen. Doktor kireçlenme olabileceğini söyledi iyi mi, yaşlanıyorum :( Kireçlenme de neymiş, yaşlı hastalığı o be... :P
Bak yazmayı unuttum, geçen gece tuvalete kalktığımda da bayıldım. Birden midemde bir acayiplikle başladı, sıcaklık yukarı doğru çıkmaya başladı, eşimin yanına döneyim ben en iyisi diye düşünürken sıcaklığın kafama ulaştığı noktada düşmüşüm. Kafamı vurmuşum, ertesi gün kafam acıdı. Aniden kalktım sanırım yataktan, tansiyonum falan indi çıktı diye düşünüyorum. Hastanelerden nefret ediyorum, gitmedim tabi doktora falan. Bir daha düşersem giderim ama :)
Dün akşam böyle güzel bir sürprizle karşılaştım ve çok mutlu oldum. Blog dünyası, seviyorum seni. Hala güzel insanlar var dedirtiyorsun bana.
Eşim piyano konusunda beni şaşırtmaya ve mutlu etmeye devam ediyor. En sevdiğim ve beni her seferinde mutlu eden, müziklerine aşık olduğum film Amelie'nin bir müziğini almış bu hafta. 3 bölümde çalışacağı şarkıyı 3 hafta sonra burdan sizinle paylaşacağımı düşünüyorum. Şimdi youtubedan dinliyorum ve eşim bunu çaldığı gün ağlayacağımı düşünüyorum :) Dün akşam kendisine de söyledim, çocukken keşke yönlendirselermiş piyanoya. Ama ne yetiştiği coğrafya ne de kültür yeterli değildi bunun için. Siz de dinleyin, muhteşem değil mi?
Daha sık yazma sözüyle, şimdilik hoşça kalın :)