22 Kasım 2013 Cuma

Dünyayı Değiştiren Kadınlar - Norgard Kohlhagen

norgard kohlhagen
Kabuklar geçen gün topladıklarım. Boyanma aşaması  tamamlandı. Devamı sonraya :)

Kitabı ne zaman aldığımı hatırlamıyorum. İlk sayfaya tarih ve yer yazma alışkanlığım vardır halbuki. Buna yazmamışım. Kötü bir huyum da vardır ki okuduğum şeyleri çabuk unutuyorum. Bu blogu yazmamın birincil amacı da okuduğum kitapları unutmamak. Onlar hakkında kısa notlar düşmek. Yıllar önce alınmış ve okunmuş bir kitap ama ben ilk kez okuyor gibi okudum. 

Kitapta 25 kadının yaşamı ve görüşleri anlatılıyor kısa kısa. Bu dünyada iz bırakmış kadınlar. Kimler derseniz; 
  • Mary Wollstonecraft
  • Germaine de Stael Holstein
  • Bettina Von Arnim
  • Anette von Droste Hülshoft
  • Flora Tristan
  • George Sand
  • Harriet Beecher Stowe
  • Fanny Lewald
  • Mathilde Franziska Anneke
  • Louise Otto Peters
  • Florence Nightingale
  • Hedwig Dohm
  • Emmeline Pankhurst
  • Sylvia Pankhurst
  • Franziska Tiburtius
  • Bertha von Suttner
  • Vera Figner
  • Clara Zetkin
  • Lily Braun
  • Kathe Kollwitz
  • Adelheid Popp
  • Maria Montessori
  • Rosa Luxemberg
  • Virginia Woolf
  • Katherine Mansfield
  • Simone de Beauvoir
Bu 25 kadının ortak noktaları şu: "Normal" görülmüyorlar, aşağılanıyorlar, küçümseniyorlar. Hepsi de kurallara, yerleşmiş kalıplara karşı çıkma cesaretini gösteriyorlar. Çok uzun zamanlardan bahsetmiyoruz, 100 yıl öncesine kadar kadınların oy verme hakları dahi yoktu. Aslında gerçekçi bakarsak kadın hakları, köleliğin kaldırılması gibi şu anda çok normal gelen şeyler için ne kadar da geç kalınmış. 

İnsanın ahlak anlayışı gerçekten şaşırtıcı olabiliyor. Şu an köleliği düşündüğümüzde ne kadar insanlık dışı geliyor değil mi? Mal gibi alınıp satılan, canlarının dahi bir değeri olmayan, sadece siyah oldukları için insan görülmeyen köleler. Sizce bu vicdan yoksunluğu geride mi kaldı. Aslında konuyu buraya getirmek istemiyorum ama değinmeden edemeyeceğim. Hayvan hakları konusunda şu anda tüm insanlık vicdanını öldürmüş durumda. Hitlerin Yahudilere yaptığı katliamların hepsini ve fazlasını biz insanlar her saniye bu canlılara yapıyoruz. Sırf bizim türümüzden değiller diye. Düşlüyorum da, gün gelecek, "bir zamanlar insanlar hayvanların derilerini canlı canlı yüzüyorlarmış, onları hapsedip üzerlerinde deneyler yapıyorlarmış, kafeslerde tutup, türlü işkencelerle ve zulümle öldürüyorlarmış", denecek mi? Şimdi köleliği nasıl yadırgıyorsak gün gelecek insan türünden başka canlılara yaptıklarımız için de vicdanımız kanayacak mı? Umarım...

Kadın hakları bile henüz tam olarak kazanılmamış ve hala yadırganıyorken hayvan haklarından bahsetmek için sanırım yüzyılların daha geçmesi gerekecek. Neyse yine konuyu hayvancıklara getirdim :) Dönelim bu 25 kadına. Ben sadece 4 tanesinin ismini biliyordum. Bunlar da Virginia Woolf, Simone deBeauvoir, Florance Nightingale ve Maria Montessori. Kitabı okurken kendimle benzettiğim o kadar çok yön buldum ki. Bu, benim de "normal" olmadığımın bir kanıtı sanırım. Kadın, tarihin her döneminde ezilmiş, hor görülmüş. Çoğu hak elde edilmiş bile olsa kadının üzerindeki ikincil olma durumu henüz kalkmış değil. Bunun için çalışmış, hayatlarını adamış bu kadınlara -ve burada ismi geçmeyenlere- çok şey borçluyuz. Bu cesareti o dönemlerde göstermek bile büyük bir başarı.  


4 yorum :

  1. Asıl anormallik normallik zaten :D Hele bu devirde!

    YanıtlaSil
  2. Ben de kitaplarıma ismimi, aldığım yeri, şehri ve tarihi ekliyorum. Anı biriktirme telaşı:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir alışkanlık ama, hele ki aldığın kitabın etiketi de üstündeyse daha hoş oluyor seneler sonra :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...