Sylvia Plath, içimi oydu diyebilirim. Çok etkilendim. Her kitaptan sonra mutlaka internette bir tarama yaparım. Sylvia Plath'ın biyografisini de okuyunca daha da bir fena oldum.
1932 doğumlu yazar, 18 yaşında başladığı intihar denemelerinin sonuncusunu henüz 30 yaşındayken yapmış. İngiliz şair Ted Hughes'le evlenen ve iki çocuğu olan Sylvia, çocukları uyurken odalarına süt ve kurabiyelerini koymuş. Kapılarını sıkıca kapatmış ve aralıkları bantlamış, sonra mutfağa gidip gazı açmış ve kafasını fırının içine sokarak intihar etmiş.
Sırça Fanus'ta kendini anlatmış Plath. Çıkmazlarını, akıl hastanesinde yaşadıklarını, intihar girişimlerini...
- Bir gün sonra yine yıkanmak gerekeceğine göre bugün yıkanmak düpedüz aptallıktı. Bunu düşünmek bile yoruyordu beni. Her şeyi birden, ilk ve son kez yapıp kurtulmak istiyordum.
- Kafamda akıl namına ne kalmışsa, onu kullanarak bedenimi tuzağa düşürmem gerekiyordu, yoksa beni elli yıl boyunca o ahmak kafesinde hiçbir anlamı olmayan bir yaşama mahkum edecekti.
- Burnuma bebek maması, ekşimiş süt ve tuzlanmış morina kokulu bez karışımı bir koku geldi ve kendimi kederli ve duygusal hissettim. Çocuk doğurmak çevremdeki kadınlara ne kadar da basit geliyordu? Neden ben böyle annelik duygusundan yoksun ve uzaktım?
Şu "içimi oydu" benzetmesine bayıldım, ilk cümlede gülümsemekten kendimi alamadım:) Öyle güzel oturmuş ki oraya, Sırça Fanus'u okumak isteyip isteyip bir türlü başlayamamıştım ne zaman önce. Sonra da unuttum. Belki bir ara okusam iyi olur. Bu arada annelik deyince, benim de kendimi uzak hissettiğim bir konu. Herkes aynı değil, çok takılmamak gerek herhalde. Fakat bizim memlekette farklı olduğun herhangi bir konu oldu mu hep gerekçelerini de hazırlaman gerekir, muhakkak bir "jüri" çıkar karşına:)
YanıtlaSilGüzel bir hafta diliyorum.
Sevgiler!
Merhaba Alkım, yorumun ve ziyaretin için teşekkür ederim önce. Sırça fanus okunmalı ama dediğim gibi, hele de kendinden birçok ortak nokta bulduysan kitapta, için oyuluyor resmen. Hani alırsın eline bir oyacak (başka adı var mı bilmiyorum o aletin- gerçi o aletten de kalmadı heralde artık kullanan- neyse oyacak mevzuunu da amma uzattım- sen anladın umarım bahsettiğim aleti), patlıcanı, kabağı falan böyle döndüre döndüre oyarsın ya, işte öyle oydu benim içimi Sylvia. Dediğin gibi, bu ülkeye özel bir durum mudur bu, farklı olduğun konularda kendini illa ki savunmak zorunda kalırsın.Haklı gerekçelerin de olsa, hatta bizzat sen haklı olsan da, farklıysan, farklı düşünüyorsan yargılanırsın.
SilGüzel günler Alkım.