Sabahları kalkar, rutin temizlik, makyaj, saç baş, sonra kalan 15 dakikada falan da internete girip biraz haber bakarım. Bugün bilgisayarı açıp facebooka girdiğimde gördüğüm şey; bağırsakları dışarı çıkmış bir kedi fotoğrafıydı. Eskişehir'de okuyan Can Aksoy adında bir öğrenci, bir kedi sahipleniyor. Facebooktan takip ettiğim bir Cafe. Kedi sahiplendiren, hayvanlara bakan bir Cafe. Kediyi buradan sahiplenmiş. Adı Can olan bu cani, kedi yatağına işedi diye, kedinin karnını bıçakla yarmış, bağırsakları dışarı çıkan hayvan bu şekilde 1,5 saat acılar içinde yaşamış ve 1,5 saat sonra üzerine damacana atarak öldürmüş. Bunları videoya çekmiş ve arkadaşıyla paylaşmış.
Böyle şeyler duyunca, görünce içim çekiliyor. Tüm enerjim bitiyor. Bütün sinir hücrelerim geriliyor. Videoyu izlemedim, izleyecek gücü bulamadım kendimde. Bugüne dek hayvanlara yapılanlarla ilgili o kadar çok video izledim ki, her izlediğimde de ağladım sinirimden. İnanın, bunu tüm içtenliğimle söylüyorum, bu insanları benim elime verseler, kılım kıpırdamadan, zerre kadar acıma duymadan, aynısını yaparım.
Bir pislik, psikopat, masum ve zavallı bir kediciği alıp, karnını deşiyor, bağırsakları dışarda acı çeken hayvancığı videoya çekiyor ve bundan zevk alıyor. Kahretsin ki, öyle boktan bir sistemimiz var ki, bu kediciğin canı beş para etmiyor. Bunun bir cezası yok. Hayvanlara karşı işlenen suçlar hayvanın ancak "mal" statüsünde olduğu durumlarda cezaya dönüşüyor. Sahipli mala zarar vermekten. Bunun örneğini Ufuk Günaydın olayında gördük. İzmir Bornova'da kedi Yamuk'u tekmeleyerek öldüren bu cani de yargılanmıştı. Birkaç duruşmasına da girdim bu pisliğin. Kediye büfesinin önünde bakan büfe sahibi dava açmış ve ufuk günaydın denilen bu yaratık "mala zarar verme, çalışamaz duruma getirme" den dolayı 4 aylık bir hapis cezası almış, infazı 5 yıl ertelenmişti. 5 yıl içinde aynı şekilde bir suç işlediğinde bu cezası da infaz edilecek.
Can Aksoy ne ceza alır? Başkasının malı da değil, kendi malı sonuçta bu kedi. Ben söyleyeyim, hiçbir ceza almayacak. Belki kıytırık bir para cezası. Yasalarımız değişmedikçe, aslına bakarsanız bu zihniyet değişmedikçe bizden bi bok olmaz. Gary L.Francione'nin Hayvan Haklarına Giriş kitabında bahsettiği gibi hayvanlara "mal" gözüyle baktığımız sürece, insan dışındaki canlılara karşı uygulanan ahlak dışı muamele asla yok olmayacak. Çünkü o canlının canının bir değeri yok ki yasalarda. İçinizdeki her türlü pisliği, psikopatlığı bu zavallılar üzerinde tatmin edebilirsiniz. O yüzden bir taraflarımızı yırtıyoruz işte, hayvanlara karşı işlenen suçların değerlendirilmesi kabahatler kanunundan çıkarılıp, ceza kanununa dahil edilmeli. Zavallı ve masum bir hayvancığa bunları yapabilen bir yaratık, kendi türünden birine böyle şeyler yapmak için çok daha fazla sebep bulabilir. Ve ceza alabilmesi için bu yaratığın aynı şeyleri bir insana yapması için beklememiz gerekiyor. Çünkü bir kedinin canının bir değeri yok.
Bugün kabus bununla da bitmedi. İş yerime geldim, gazetede şu haberi gördüm. Türkiye'ye özgü bir şey değil diye boşuna demiyorum. Hayvanlar konusunda tüm dünya insanları olarak vicdansızlık ortak noktamız. Her gün, her saniye kesilen, işkence gören, hayatının tümünü işkence ve acı içinde geçiren milyarlarca hayvan var et endüstisinde, yumurta endüstrisinde, kürk endüstrisinde, sirklerde, av çiftliklerinde, süt endüstrisinde.
Danimarka'da bir hayvanat bahçesinde yavru bir zürafa, fazlalık olduğu gerekçesiyle, kesilmiş ve aslanlara yem edilmiş. Fotoğraflara bakın, çoluk çocuk etrafını sarmış, zürafa yerde ayakları bağlı yatırılmış, herkesin elinde cep telefonları kayıtta, elinde bıçakla beyaz önlüklü bir adam. Turistik bir gezideymiş gibi, meraklı kalabalık kayıtta. Kaydedilecek, paylaşılacak ve defalarca izlenecek bir görüntü onlar için.
Nasıl da kibirliyiz, nasıl da kendimizi dünyanın efendileri olarak görüyoruz. Arılar ve karıncalar yok olursa canlı hayatının biteceği söylenir. Bir arı ve karıncaya dahi bu doğanın ihtiyacı var, bu dengenin sağlanmasında en ufak bir böcek dahi gerekli ve faydalı. Peki biz insanlar. Dünya için bir faydamız olduğunu düşünüyor musunuz? Doğanın dengesini bozan, sürekli tüketen ve zarar veren bizleriz. Bu dünyadan yok olsa dünya için hayırlı olacak tek tür bizleriz.
Bu sabah kabusa uyandım. Mesai başladığından beri işimin arasında satır satır yazıyorum bunları. Kopukluklarla dolu bir yazı oldu ama aslına bakarsanız ben de böyleyim bugün. Kopuk. İşime odaklanamıyorum. Gözümün önünde, bağırsakları dışarı çıkmış bir kedi var, hissettiği acı var kalbime saplanmış, 18 aylık bir zürafa var, fazlalık olduğu için aslanlara yem edilmek üzere parçalara ayrılan. İnsanlardan, insan olmaktan nefret ediyorum bugün.
Bu sabah kahvaltı yapmaya çalışırken haberlerde izledim ben de bu haberleri...İnanamadım, inanmak istemedim...
YanıtlaSilBiz kedimizin tırnağı kırılsa üzülüyoruz, adam karnını yarıyor...Bunu zavallı savunmasız bir hayvana yapan, yaparken vicdanı sızlamayan biri pekala bir insana da yapabilir...bunu yapan bir insan bence psikiyatride tedavi olmalıdır önce, sonra da hak ettiği cezayı çekmelidir...ama bunun için önce sevgili hükümetin sırf kendi popolarını kurtaracak yasalarla değil insan-hayvan haklarıyla ilgilenmesi gerekiyor...ütopik :(
Dün bir sokak kedisini evimize aldık, birlikte yaşamak için,çok cahilim ama kedicik ne yapmam gerektiğini sanki bana söylüyor, senden bir isteğim var sevgili kitapsız kedi, nasıl bilgilenebilirim,önereceğin bir site var mı birde hastalanmasından korkuyorum,veteriner için önerilerin var mı,şimdiden teşekkür ederim
YanıtlaSilBurcu, hayvan haklarıyla ilgili kayda değer gelişmelerin olacağı, dünyada hayvanlara yapılan zulmün bir gün son bulacağı düşünceleri artık gerçekten ütopik gelmeye başladı bana. Ve bu o kadar yıpratıyor ki beni. Bu kadar üzülüp, kahrolup hiçbir şey yapamamak, elinden bir şey gelmemesi, sadece izlemek, mahfediyor beni artık. Gerçekten yoruldum. Hele hele bu hükümetten bir şey beklemek söz konusu bile olamaz.
YanıtlaSilAyşe, sizin adınıza sevindim. İnternette pek çok site var kedi bakımıyla ilgili.Önereceğim belli bir site yok, ben genelde tüm siteleri ve yorumları tarıyorum. Veteriner konusu ise benim çok dertli olduğum bir konu. O kadar çok veteriner değiştirdim ki, veterinerlere olan güvenim oldukça sarsıldı. Genelleme yapmak istemiyorum ama paragöz olup gereksiz işlemler yapanları mı ararsın, bir tahlil için dünyanın parasını alıp, sorduğun bir soruyu cevaplamak istemeyenleri mi ararsın, her türlüsünü denedim. Kedim evden çıkmadığı, sadece kuru mama yediği için bir hastalığı olmadıkça veterinere götürmüyorum Ayşe. Önceden 3 ayda bir aşıları için götürüyordum ama bu konuda oldukça araştırdım ve bu aşıların bile gereksiz yükleme olduğu sonucuna vardım. Bu konuyla ilgili bir yazı yazmayı düşünüyorum. Dediğin gibi, beraber yaşadığın zaman isteklerini anlayabiliyorsunuz aslında. İhtiyaçları olan şey biraz mama, biraz su ama en çok da sevgi. Lütfen iyi bakın ona :) Kedili hayatınız hakkında yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum.
çok teşekkür ederim , dediğin gibi siteleri okuyorum aşağı yukarı aynı şeyler, veteriner ile hiç karşılaşmadım ama haklısın tuttuğumu kaçırmayayım diyenler çok ki internet şikayetlerle dolu.Şimdi kucağımda uyuyor kedicik,gözleri hafif ıslak ve ara ara hapşırıyor,bir iki güne geçmezse ben de ilk veteriner deneyimimi yaşayacağım...sevgilerle..
Silİzmir'de misin Ayşe? Maddi anlamda biraz tuzlu da olsalar, bulduğum en hayvansever ve ilgili iki veteriner biri Bornova'da Özvet, diğeri Hıfzısıhha'da Kökekuba adlı veterinerler.Umarım gerek duymazsın.
SilÖnce zürafa haberini duydum."Vahşet!"dedim fakat sonra vahşeti çok da uzakta aramamak gerektiğini öğrendim.Nasıl bir vicdansızlık nasıl bir sadistliktir bu anlamadım.Ben kedimi ailenin bir ferdi gibi görürken sadist bir mahlukun(insan demeye dilim varmıyor)canına kıydığı canlıyı bir de videoya çekmesi beni derinden sarstı.Bu gibi insanlıktan uzak MAHLUKlara bir dur denmesi gerekiyor artık!
YanıtlaSilSenin de dediğin gibi Seyhan, vahşeti uzaklarda aramaya gerek yok. İnsan vahşi bir canlı. Dünyanın neresinde olursa olsun.
SilYataga iseyen kedi olsun, dunyanin icine .ican insanlar yasasin. Fazlalik zurafa olsun, fazlaligin insan oldugunu aklimiza dahi getirmeyelim.
YanıtlaSil