Dawkins'in okuduğum ikinci kitabı. İlki "Tanrı Yanılgısı"ydı. Çok yalın ve anlaşılır bir dil kullanarak evrim nedir sorusunu cevaplamış ve örneklendirmiş. Temel düşünce şöyle; "Yaşamı ya da evrendeki herhangi bir şeyi açıklamak için bir tasarımcının varlığını kabullenmek zorunda değiliz."
Onbir bölümden oluşan kitapta yaşamın nasıl oluştuğu, evrimin süreçlerini, örneklerle (özellikle "göz" örneğiyle) açıklıyor.
Kitabı okurken 150 yıl önce Darwin'in ne kadar büyük bir şey ortaya koyduğunu düşünmeden edemedim. Milyonlarca yıllık evrenin oluşumu hakkında, yaradılışçı teoriler dışında hiçbir şey yokken böylesine bir teori ortaya çıkarmak ne kadar büyük bir olay.
Bilime ve evrime inanıyorum. Bir uçağın havada nasıl durduğunu bile ayrıntılarıyla bilmesem de, uçağın uçmasının bir GERÇEK olması gibi, evrimin tüm detaylarını bilmesem de evrim de bir gerçek. Yaşamın kaynağının sade gerçeği. Yaradılışçılar böylesine muazzam bir varlık olan insanın, bu kusursuz sistemin, doğanın bu muhteşem dengesinin kendiliğinden oluşamayacak kadar mükemmel olduğunu söylerler. Bunun içinse açıklamaları Tanrı'dır. Dawkins ise onlara şu basit yanıtla cevap verir: "Böylesine kusursuz sistemi yaratan Tanrı, bu sistemden çok daha karmaşık ve mükemmel olmalı. Peki mükemmel ötesi mükemmel olan Tanrı nasıl olur da kendiliğinden oluşur?" Bu kendi silahıyla vurulmak olmalı.
Kitap elimde uzun süre dolandı. Kitapta denildiği gibi "okuyucuyu beynine koşu ayakkabılarını giydirmesi için uyarmak gerek." İşe gidip gelirken yolda okuduğumdan dolayı, iş çıkışlarında ve sabah kalktığımda beynime koşu ayakkabıları giydirmekte biraz zorlandım sanırım. Evrimi anlamak isteyen herkesin okumasını tavsiye ederim. Bu arada Tübitak Yayınlarının bastığı kitabı bir süre önce bulmak mümkün değildi. Çünkü Tübitak basımını yapmıyordu. Şubat 2013'de 13.basımı yapılan bu kitabı tükenmeden alın bence, bulması zor çünkü.
Küçük bir alıntıyla bitiriyorum;
* Çakıl taşlarıyla dolu bir kumsalda yürüdüğünüzde, çakılların gelişigüzel dağılmadığını fark edersiniz. Küçük çakıllar kumsal boyunca diğerlerinden ayrı bir kuşak oluşturmuştur; büyük çakıllar da ayrı kuşaklar halinde dizilmişlerdir. Kıyıya yakın yaşayan bir kabile yeryüzündeki düzene ilişkin bu kanıtlara bakıp meraklanabilir ve bunu açıklayacak bir söylence uydurabilir; belki de tertipli bir zihne ve düzen duygusuna sahip gökyüzündeki Büyük Ruh'tur taşları böyle sıralayan. Bu batıl inanç karşısında alaycı bir gülümsemeyle, çakılları sıralayanın amaçsız fiziksel kuvvetler, yani dalgaların etkisi olduğu yanıtını verebiliriz. Dalgaların amacı, tertipli bir zihni yoktur, aslında zihinleri yoktur. Dalgalar yalnızca çakılları bir oraya, bir buraya sürükler. Bu işleme büyük ve küçük çakıllar ayrı ayrı tepkiler verir ve kumsalın farklı bölgelerinde toplanırlar. Düzensizlikten bir miktar düzen ortaya çıkmış ve bu hiçbir zihin tarafından tasarlanmamıştır. Dalgalar ve çakıl taşları gelişigüzel olmamayı kendi kendine yaratan bir sistemin basit bir örneğidir. Dünya böylesi sistemlerle doludur.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder