Hayvan Çiftliği ve 1984'ten sonra üçüncü Orwell kitabım. Bu diğerlerinden farklı olarak yazarın kendinden de epey bahsettiği makalelerden oluşuyor. 7 bölümden oluşuyor. Bölümler şöyle:
- Kitaplar ve Sigaralar
- Kitapçı Anıları
- BirKitap Eleştirmeninin İtirafları
- Yazının Korunması
- Ülkem Sağ mı Sol mu?
- Yoksulların Ölümü
- Ne günlerdi!
119 sayfadan oluşan kitap Orwell'ı daha yakından tanımak isteyenler için güzel bir kaynak.
* Totalitarizm, bir inanç çağından çok bir şizofreni çağı vaat eder. Toplum, yapısı belirgin bir biçimde yapay hale gelince; yani yönetici sınıfı işlevlerini kaybetmesine rağmen güç kullanarak ya da sahtekarlıkla iktidara tutunmakta başarılı olunca totaliterleşir. Böyle bir toplum ne kadar uzun var olursa olsun asla ne hoşgörülü olabilir ne de entellektüel açıdan istikrarlı. Asla ne olayların gerçeğe uygun bir şekilde kaydedilmesine ne de yazınsal yaratımın ihtiyaç duyduğu duygusal samimiyete izin verir.
* Tanrılar kıskançtır ve şansınızın yaver gittiğini onlardan saklamanız gerekir.
* Erdem; kazanmaktan, diğer insanlardan daha büyük, daha güçlü, daha yakışıklı, daha zengin, daha popüler, daha zarif, daha vicdansız olmaktan, hükmetmekten, zorbalık etmekten, açı çekmelerine yol açmaktan, onları gülünç duruma düşürmekten, ne şekilde olursa olsun onlardan daha iyisini elde etmekten ibaretti. Ebediyen kazanmayı hak eden ve hep kazanan güçlüler ve kaybetmeyi hak eden, hep kaybeden güçsüzler olacaktı.
* Hüküm süren normları sorgulamadım, çünkü görebildiğim kadarıyla onların yerini alacak normlar yoktu. Nasıl olur da zenginler, güçlüler, gözdeler haksız olabilirdi? Tanrıyı sevmeniz gerekiyordu, ve ben bunu sorgulamadım. Yaklaşık 14 yaşıma dek tanrıya ve hakkında söylenenlerin doğru olduğuna inandım. Ama onu sevmediğimin tamamen farkındaydım. Tıpkı, İsa'dan ve İsrailoğullarının atalarından olduğu gibi ondan da nefret ediyordum.
* Dua kitabı tanrıyı sevmenizi ve ondan korkmanızı söylüyordu, fakat korktuğunuz birisini nasıl sevebilirsiniz?
* Param yoktu, güçsüzdüm, çirkindim, popüler değildim, geçmek bilmeyen bir öksürüğüm vardı, korkaktım ve kokuyordum. Sevimsiz bir çocuktum. Başarılı olmanın benim için olanaksız olduğu kanaati o kadar derine işlemişti ki, yetişkinken de uzun süre eylemlerimi etkilemeye devam etti. Aşağı yukarı 30 yaşına gelene kadar yalnızca yaşamımı her zaman bütün büyük girişimlerimin başarısızlığa mahkum olduğu varsayımıyla planlamakla kalmadım, aynı zamanda ancak birkaç yıl daha yaşayacağım beklentisini de hesaba kattım.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder