26 Ağustos 2015 Çarşamba

.


Kol gibi elektrik faturasının ardından (270 TL) nihayet havalar serinledi. En azından geceleri esiyor. Klimalı gecelere kesin bir nokta koyduk faturadan sonra. Püfür püfür eserken pikeye sarınıp uyumak ne kadar güzel bir şey değil mi? 

Geçen hafta ilk kez evi temizlemesi için birini tuttuk. Kadın bizim 4 günde yapacağımız temizliği bir günde tek başına hallediverdi. Camların silinmesi evde devrim niteliğinde değişikliğe neden oldu. Gün ışığından faydalanamıyormuşuz meğer :P Ayıplarsanız ayıplayın kardeş, cam silmek kadar gıcık olduğum bir iş yok. Vereceğimiz paraya üzüleceğimi düşünüyordum ama değdi be :) Böyle derin bir temizlik ne için yapılır? Tabi ki kırmızı takımdan misafirler geliyorsa yapılır :) Kayınvalidem, eşimin teyzesi ve ailesi geldiler.  Üzüm yine atarlandı tabi, özellikle çocuklara. Bıraksak yiyecek çocukları ya, o denli sinir oluyor. Bize gelen çocukların ilerde kedi düşmanı olmalarından endişeleniyorum. 3 gündür mama yemiyor Üzüm. Kalabalıktan dolayı mı trip atıyor, sıcaklardan mı yemiyor, hasta mı anlamadım. Hasta değil, öyle halsiz falan da değil. Yaş mama yedi sadece. Ben sürekli yaş mama yememesi için vermiyorum, o da kuru mama yememek için direniyor, bakalım ne olacak. Eşime göre, açlıktan ölse de inadını sürdürür. Kime çektiyse :P

Günlük Ritüeller diye bir kitap okuyorum. Tarihe adını kazımış yazarların, müzisyenlerin günlük hayatlarını, çalışma düzenlerini anlatan bir kitap. Şimdiye kadar okuduklarım içinde beni şaşırtan ortak noktaları, erken yatmaları. Tam tersini düşünmüştüm ama insanlar saat 9-10 gibi yatıyor, sabah gün doğmadan kalkıyorlarmış. Ve ciddi derecede katı çalışma programı olanlar var. Yazacağı saatler, okuyacağı saatler, misafir kabul edeceği saatler, hatta çay içeceği saatleri bile plan dahilinde. Çalışma disiplini budur işte. Ben de her şey kafada kalıyor, uygulamaya gelince kesinlikle tembelin tekiyim. Ama çok güzel plan yaparım :) Uygulanmayan planlara hayıflanırım sonra da. 

Cosmos'u izlemelisin. İzlerken büyüleniyorum. Gökyüzü, yıldızlar, evren, galaksiler... Düşünmesi bile beni büyülüyor. İzlerken en çok koyan şeylerden biri ne oldu biliyor musun? Halley kuyruklu yıldızı 1986 da görünmüş, ben 5 yaşındayken. Ve bir daha 2061 yılında görülecek :( Ve ben büyük büyük büyük ihtimal göremeyeceğim :( Ne büyük bir görsel şölen olurdu be.

18 Ağustos 2015 Salı

Gelgit



Bezginim. Parçalı bulutlu, bir açılıp bir kapanan havada, beton rengine bürünmüş dalgalı bir deniz gibiyim. 

Çalıştığım ortam, insanlara karşı sevgisizliğimi günbegün artırıyor. Bazen düşünüyorum da, internet olmasa, blog olmasa ve kitaplar olmasa, kendimin bu dünyada türünün tek örneği olduğunu düşüneceğim. İyi ki kitaplar var, iyi ki okuduğum zaman benim gibi düşündüğünü gördüğüm ve yalnız değilmişim hissini yaşadığım insanlar var. Küçük Joe'nun yazısını okuyunca tanım olarak daha da netleşen azınlığın azınlığı olma durumunu yaşayan bir tek ben değilim. Her ne kadar yalnızlığı seviyorum desem de, insanların tümünün etrafımdaki tipler gibi olmaması, tanıdık hisler ve düşünceleri olan insanların var olduğunu bilmek güzel bir duygu. Bir gün çoğunluk olabileceğimize ilişkin umudun var mı? Benim yok. 

Neden artık buraya yazarken bu kadar zorlanıyorum? Ve kitap okurken de zorlanıyorum. Ve zamanımı değerlendirmeye çalışırken ve hiçbir şey  yapmadan akan zamanın ardından bakarken de. Kafamda sürekli uçuşan düşünceler ve hiçbirine odaklanamıyorum. Satırları geçerken bir de bakmışım başka yerlerde aklım, dön başa, dön başa... Aynı sebeple mülakat için de çalışamıyorum. Ne düşünüyorum, o da net değil. Sadece isteksizlik ve bezginlik hali. 

Şımarıkça bir mutsuzluk bu değil mi? Sağlığım yerinde, ailemin de sağlığı yerinde. İşimiz gücümüz, başımızı sokacak evimiz, dilediğimiz şeyi yiyebilecek paramız var. Peki mutsuzluğun sebebi ne? Doyumsuz ve şımarık bir ruh mu? Böyle düşününce kendime de kızıyorum zaman zaman. "Ergen triplerine başladın yine" diyorum. Sonra düşünüyorum yaşam işe gidip gelmek, yemek yemek, uyumak ve tekrar aynılarını yapmak mı?  Bir kızıyorum, bir hak veriyorum kendime.

Kaç yıldır yıldızlı bir gökyüzü bile görmedim.

7 Ağustos 2015 Cuma

Gidişat

Selam blog, 
Aslında bu aralar buraya yazmak için o kadar müsait bir durumdayım ki... Ama öyle bir gidişat var ki ülkede, insan mutlu olduğunda, tatil yaptığında, keyifli olduğunda utanır hale geliyor. Diğer taraftan da şöyle düşünüyorum; bunları yaşayacağımız belli değil miydi? Üzülmemek mümkün değil ancak şunu anladım ki, değiştiremeyeceğim şeyler için kendini paralamak hiçbir işe yaramıyor. Azıcık mutluluğumu değiştiremeyeceğin şeyler için harcamak, kısacık insan hayatı için çok lüks. O yüzden bir süredir kendimde yaratmayı becerdiğim bu değişiklikten memnun olmadığımı söyleyemem. Görme, duyma, mümkün olduğunca uzak dur. Televizyon izlemiyorum ne zamandır. Bazı yüzleri görmeye tahammülümü çoktan yitirdim çünkü.  Kendi küçük dünyamın küçük mutluluklarıyla ve küçük sorunlarıyla baş başayım. Ve hayat amacım bu ufak mutlulukları artırmak. 

Azıcık paramız vardı biriktirdiğimiz. Onunla bir tatil yapalım dedik. 2 güncük gittik dinlendik Kuşadasında. Gayet keyifliydi ama çok kısaydı ve her keyifli şey gibi bu tatil de çok hızlı geçti.

Mülakat tarihinden hala haber yok, sınava ilişkin itirazların değerlendirilmesiyle küsüratlı olan puanlar yuvarlandı ve puanım 98 olmuş oldu. Etrafımdaki nefret çemberinde bir değişiklik yok, aynı şekilde gıcıklar bana. Bu durum bende moral bozukluğu ya da hayal kırıklığı yarattı mı dersen, kesinlikle hayır. Çünkü insanlara karşı umudumu, sevgimi ve güvenimi yitireli uzun zaman oluyor. Kimseden, hele hele iş ortamındaki bu tiplerden en ufak bir beklentim yok, aksine böyle bir durumda takdir beklemek hata olurdu. 

İki kitap okudum, onlardan hiç bahsetmedim burada. Biri Cesur Yeni Dünya, diğeri Fi. Bir daha ki sefere kısacık not düşeyim onlar hakkında da. Bu sene kitap konusunda çok ama çok başarısız kaldım. Ama geçerli sebeplerim var yani, değil mi :) Önceki gibi yazmıyorum da, her şeyi askıya alma gibi bir durum var aslında hayatımda. Şu sınav bir geçsin diye diye sınavı bitirdim, şimdi mülakat. 

Bahçemizdeki minikler büyüyorlar, çok ama çok sevimliler ve tahmin ettiğim gibi site sakinlerinden şikayetler artmaya başlamış. Şuncağızlardan ne zarar gelir allasen yaa... 





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...